Et yemek gerçekten gerekli mi? Vejetaryenliğin Üstünlüğü – Sadık Hidayet

Vejetaryenliğin üstünlüğü tartışma götürmez. Her yerde, her ülkede ve iklimde, meslek erbabı, işçi, bilim adamı gibi değişik grupların bulunduğu toplum tabakalarında denenmiş ve vejetaryenlik muzaffer olmuştur. Nitekim Asyalıların çoğu binlerce yıldır bitkilerle beslenirler.

Fransız Vejetaryenler Derneği (Societe Vegetarienne de France, 17 Rue Duguay, Trouin, Paris) meramını şöyle ifade etmektedir:

“Vejetaryenlik tüm hayvanların etini yasaklar. Ama hayvanlardan elde edilen yumurta, süt, yağ, bal gibi bütün maddelerin tüketilmesine izin verir. Şu var ki, tahılları, sebzeleri ve özellikle meyveleri insanın doğal yiyeceği olarak görür.

“Vejetaryenlik çalışma kapasitesini arttırır, düşünce özgürlüğüne yardım eder. İnsandaki yüce hasletlerin gelişmesine neden olur. Tüm varlıkları severek tam bir denge oluşmasını sağlar.

“Vejetaryenliğin amacı insanı doğa yasalarına uygun yiyecekle güçlendirmektir. Akıl yolu ile davranılacak olursa bu, tam bir uyum ve denge sağlanmasının en iyi yolu olacaktır.”

Vejetaryenlik sadece bitkisel yiyecekle kalmaz. Profesör Rao başka şeyler de ekler buna: Hava temizliği, cilt, sindirim sistemi, giysi ve evdeki temizliği de getirir. Aynı şekilde günlük sporlarla ve sağlık koruma kurallarına aykırı şeyleri terk etmekle bedensel, zinihsel ve ahlaksal güçler gelişir.

Süt ve yumurta yasaklanmamıştır. Çünkü onlarda hayati madde vardır. İnek sütle besler yavrusunu. Yumurtadan civciv oluşur. Şu halde bunlar ölü madde değildir. Oysa et gibi yiyecekler çözünür. Balık ani ölüm nedeniyle murdarlaşır. Hepimizin bildiği gibi çirkin bir şeydir. Fare, köpek veya kedi eti olsun, tabaktaki etin murdar olduğunu hissetmiyorsak, bu, eti pişirerek, baharat katarak ve süsleyerek kendimizi aldatmamızdan ileri gelir.

Profesör J. Lefevre, bilimsel kitabı Examen Scientifique du Vegetarisme’de, bitkisel yiyeceklerin bedensel ve zihinsel güçleri artıracak tek besin olduğunu parlak bir şekilde ispat ettikten sonra şu sonucu çıkarır: Vejetaryenlik, beden uzuvlarını yormadan, her türlü zehirden uzakta, bedensel uyarıcı güçlerin gelişmesine ve soğuğa karşı direncin artmasına izin veren tek beslenme tarzıdır.

İngiliz doktor Can Vud şöyle der: “Bir doktor olarak kişisel deneyimlerime ve gerek hastanelerde yıllarca süren gözlemlerime dayanarak belirtmek isterim ki, et ne gereklidir, ne doğaldır ne de sağlıklı. Beden ve ruhun gelişimi için de gerekli değildir. Çünkü vejetaryen olan olağanüstü pehlivanların ortaya çıkışı, vejetaryen oldukları bilinen eski veya yeni sayısız filozof, yazar ve bilim adamının varlığı bunun için yeterlidir.”

Et yemek doğal bir âdet değil, bizim varlık kanunlarından sapmamızdır. İnsan meyve yiyen biri olarak yaratılmıştır. Etobur hayvanlarla insan karşılaştırılacak olursa, bu gerçek ortaya çıkar. Gerek iç organları, gerek dış yapısı bakımından insanın hayvanlardan tamamen farklı olduğunu görürüz. Oysa insanın fizyolojik yapısı, besinleri meyve, tahıl ve ceviz olan büyük maymunlarla tam bir benzerlik gösterir. Öldürülmüş hayvanın cesedini yemek sağlıksızdır. Birçok hastalığın bundan kaynaklandığı da ispatlanmıştır.

Sadece taze sebzeler ve olgun meyveler madensel tuzları insan bedenine ulaştırabilenbesinjerdir. Etteki madensel tuz oranı çok düşüktür. Olan da kemiktedir ve insan kemik yiyemez.

Dr. J. Lö Grand besin felsefesi ile ilgili kitabında şöyle yazmıştır: “Bebeğin sinir sistemini güçlendirecek bir besini olmalıdır. Bunu da sadece bitkilerde, özellikle kemik, diş ve sinirlerinin gelişmesi için gerekli olan tahıllarda bulacaktır.”

Dr. Şovua bir konuşmasında şöyle demiştir: “Kişisel deneyimlerim ve hastalıklarım, bitkisel yiyeceklerin ideal besin olduğunu, sağlığımız ve insanlık onuru için ona yönelmemiz gerektiğini gösterdi bana. Et yemeye alışkın olan ve et yemeyi mevrusen öğrenmiş biri, istisnalar dışında, bu makama ulaşamaz.”

Dr. Gaston Dorvil de şöyle yazmıştır: “Sebze, tahıl ve meyve gibi sadece bitkilerden oluşan bir besin insan vücudunun kuvvetlenmesi ve korunması için yeterlidir. Oysa et yiyenlerin sağlıklı kalmaları imkânsızdır.”

Dr. Edvard Levi bir konferansında şöyle demiştir: “Sağlığı için vajetaryenliği seçip de bunun sonucunda zayıflayıp kuvvetten düştüğünü söyleyen birinin çıkmadığını belirtebilirim.”

Ünlü filozof Senek de şöyle yazmıştır: Bu kanıtlar beni çok etkiledi ve hayvan eti tüketmekten kaçındım. Bir yıl sonra işlerim kolaylaştığı gibi daha da zevkli hale geldi.”

Dr. Edvard Levi bir başka yerde şöyle yazar: “Vejetaryenlikten amaç doğanın sunduğu yiyecekleri kendi gereksinimlerimizle uyumlu hale getirmektir. Azota gereksinimimiz çok az olduğu için kuru tahıl, peynir, badem, ceviz ve fındığı ölçülü olarak kullanalım. Aynı şekilde çok yağlı yiyeceklerle çikolata ve reçel gibi yoğun kıvamdaki yiyeceklerden sakınmak gerek. İçinde madensel tuzlar bulunan taze sebzelerle pişirilmeye ihtiyaç duyulmayan meyveleri tüketmeliyiz.”

Deneyler, besili hayvan etlerinin hoş olmadığını ve bu etleri yiyenlerin hastalanmalarına yol açtığını göstermektedir. Üstelik bu hayvanlar sıraca ve verem hastalıklarına yakalanmışlardır. Çünkü açık havada değillerdir ve doğal sporlarını yapmazlar. Bir hayvanı adamakıllı semirttikleri zaman bu, eti çoğaldı diye kaslarının da sağlıklı olacağına delil teşkil etmez. Çünkü bedenin işine yaramayan fazla maddeler yağ olarak deri altında toplanır. İnsanlar ve hayvanlar şişmanladıkları oranda çok hastalanırlar. Bunun yanı sıra evcil koyun etinde bezler ve türlü kurtlar vardır.

Hayvanlar için bitkisel yiyeceklerin üstünlüğü de denenmiştir. Aslen etobur hayvanlar olan köpek ve kedinin kimi zaman bitkisel gıdaları tercih ettikleri ve bu nedenle evcil, yumuşak başlı ve sevecen oldukları görülür. Hiçbir zarara uğramadan akılları da gelişme gösterir. Ama et verilen otobur hayvanlarda aksi sonuçlar doğurur.

Vejetaryenlik bazen bunalım yaratırsa bu, besinin iyi seçilmemesinden ileri gelir ve esrarkeş ya da alkoliğin, esrar veya alkolü bıraktığı andaki etkiyi yapar. Bu yüzden et bedeni zehirlediği için kişinin bir iki gün halsizlik hissetmesi mümkündür. Fazla alınmış olan et önce bedende erir, daha sonra sağlık dengesi kurulmuş olur. Öte yandan doktorlar et ve türlü ilaçlar tüketerek zehirlenmiş hastaya vejetaryenliği önerirler. Hastalar işte o zaman bu tür yiyeceklerden mucize beklerler. Hastalık atlatıldıktan sonra yine eski yiyeceklerini yemeye başlarlar ve vejetaryenliği bir tedavi şekli olarak görürler.

Sadık Hidayet
Vejetaryenliğin Yararları

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz