Dostoyevski’nin Mektupları: Ben fakirim ve para kazanmak için çabuk ve acele yazmak zorundayım

Size kendimden bahsedecek olursam, bu yaşta hâlâ bir çocuğum ben. İnançsız, şüpheci ve galiba da (hatta buna gerçekten eminim) hayatının sonuna kadar böyle kalacak bir çocuk. Ne korkunç acılar vermiştir bu bana (hâlâ da vermede) bütün bunlara karşı elimde kuvvetli deliller olduğu halde, imanı özlemek, oysa ki Tanrı bana ara sırada tam huzuru veriyor, ve bu anlarda ben sevip sevildiğime inanıyorum. Böyle anlarımda kendime açıkladığım imanım; içimde açık ve kutsal benim için. Son derece basit, bu iman. Şöyle ki: Bir kurtarıcıdan daha sevgili, daha derin, daha akıllı, daha insancıl daha mükemmel bir şey olmadığına inanıyor ve kendi kendime kıskanç bir aşkla, orada olan O’ndan daha büyük bir kims eolmadığını söylediğim halde, orada da kimse olamayacaktır.

Evet kardeşim, gerçekten durumumun ne kadar umutsuz olduğunu biliyorum. Olduğu gibi, önüne sermek istiyorum her şeyi. Daha fazla hizmet edemiyeceğim için emekliye ayrılıyorum.
Böylesine anlamsız bir şekilde hizmet edecek olursam, hayatımın en iyi yılları bana hiç bir zevk sağlamayacak. Ayrıca uzun süre hizmet etmeyi de düşünmedim. En iyi yıllarımı neden harcıyayım? Ama asıl mesele beni taşraya yollamak istemeleri. Şimdi, de bana! Petersburg’un dışında olursam, bunun bana ne gibi bir faydası olabilir? Ne yapabilirim? Bu konuda beni, kesinlikle anlıyacağından eminim.
Gelecekteki hayatım için gerçekten üzülmene, meraklanmana lüzum yok. Her zaman için kendimi geçindirecek bir şeyler bulabilirim. Çok ağır çalışacağını demek istiyorum. Şimdi artık düşün. Asıl mesele şu anda ne yapmamın gerektiği. Düşün bir kere kardeşim! Sekizyüz Ruble borcum var – beş yüz yirmi beşi kira parası. Eve bin beşyüz Ruble borcum olduğunu yazdım; zira oradaki kişileri iyi bilirim. (Not. Babası öldüğü için vasiliğini eniştesi yapmaktadır) Daima istediğim miktarın üçte birini yollarlar. Emekliye ayrılacağımı daha hiç kimse bilmiyor. Hizmette olmadığıma göre başlangıçta ne yapacağım?
Sivil elbise alacak bile param yok. 14 Ekimde emekli olacağım. Eğer o zamana kadar Moskova’dan para alamazsam mahvoldum demektir. Cidden söylüyorum, her halde içeri atarlar beni – eminim bundan. Tuhaf bir durum.
Kurtuluşumun dramımda olduğunu söylüyorsun öyle ama oynanması için uzun zamana ihtiyaç olduğu gibi, para alabilmemin daha da uzun bir zamana ihtiyacı var. Bu arada da emekliliğim ile yüzyüzeyim. (Aziz dostum benim, eğer kağıtlarımı yollamış olsaydım, aynı şeyi şimdi bile yapardım. Attığım bu adımdan en ufak bir pişmanlık duymuyorum. Bir umudum daha var; bir romanı bitirmek üzereyim (Yoksullara) Aşağı yukarı “Eugenie Grandet” uzunluğunda. Gayet değişik bir eser. Şimdi temize çekiyorum. Her halde ayın 14’üne kadar naşirden bir haber alırım. Otetçestnennia Zapiski’de çıkartmak istiyorum
(Yaptığım işten çok memnunum.) Belki de bunun için dörtyüz Ruble alırım – tek “ümidim bu. Sana kitabımdan daha etraflı bir şekilde bahsetmek isterdim ama şu anda vaktim yok. (Oyunu her halde sahneye koymak niyetindeyim, zira hayatımı bu şekilde temin etmek istiyorum.)
Moskovalılar, inanılmayacak kadar budala, kibirli ve görgü konusunda fazla titiz kişiler. K. yazdığı son mektubunda (4. Dostoyevski’nin vasisi) üstünkörü bir ilgi ile, kendimi böylesine Shakespeare’e kaptırmamamı tavsiye ediyor. Dediğine bakılacak olursa kendisi bir sabun köpüğünden başka bir şey değilmiş. Acaba sen bana, Shakespeare’e olan bu rezilce ve saçma sapan düşmanlığın nedenlerini açıklıyabilir misin? Birdenbire onu bu işe karıştırmasının manası ne? Kendisine yolladığım cevabı görmeliydin. Polemik tarzın mükemmel bir örneği idi. Kendisini iyice bir haşladım. Mektuplarım edebi sanatın birer şaheserleridirler.
Kardeşim, Allah aşkına hiç vakit getirmeden eve yaz. Durumum gerçekten çok umutsuz.
Ayın 14’ü zamanımın sonu. Kağıtlarımı altı hafta önce yolladım. Cennet aşkına yaz onlara ve bana hiç gecikmeden para yollamalarını bildir. Gayet acele bir iş bu, yoksa aksi halde sırtıma giyecek elbisem bile olmayacak. Clestakof (Not: Gogol’un Müfettiş’indeki) cezaevine gitmeye hazırdı ama tüm şerefi ile. Ben tüm şerefimle yalınayak nasıl gidebilirim ceza evine?

[Kardeşi Mlchael’e. 30 Eylül, 1844]

“Rafael bir resmi üzerinde yıllarca çalışıp her ayrıntı üzerinde titizlikle dururmuş ve bundan ötürü şaheserler yaratmıştır. Tanrının, onun fırçası altında yücelmesinin sebebi de budur. Bugün ise Vernet, herbirinin başlı başına koskoca bir odaya ihtiyaç gösteren tablolarını bir ayda tamamlamaktadır. Perspektif pek heybetli, fikir dağ gibi olduğu halde, yapıtta on paralık ciddi bir çalışmaya raslanamaz. Böylesine ressamların tümü bir badanacıdan ileri gidemezler.”

[Kardeşi Michael’a. 8 Ekim 1845]

“Eh, kardeşim sanırım ki artık şöhretim tüm çiçek açmaya başladı. Her yerde inanılmaz bir ilgi ve sonsuz bir hayranlıkla karşılanıyorum. Bir sürü önemli kişilerle ahbaplık kurdum. Presn Odoyevski kendisine bir ziyaret adamamla şeref duyacağını rica ederken, Kont Sollogup umutsuzluktan saçlarını yoluyordu. Panayev ona bütün diğerlerini silip süpürecek bir dahinin doğduğunu söylemiş.”

[Kardeşi Michael’a 16 Kasım 1845]

Panayev’i de başarılı tahmininden ötürü kutluyoruz.

“Tanrı uzun ömürler versin size. Bir çok kişiler bana sizin çok dindar olduğunuzu söylediler. Dindar olduğunuz için değil ama, kendim içinde yaşadığım ve öğrendiğim için size şunu söyleyebilirim ki, kişi böyle anlarında kendini gibi hissedip inanca susuyor ve sonunda sade ve basit bir şekilde buluyor bunu. Zira kişi mutsuz zamanlarında gerçeği daha açık görebilmektedir. Size kendimden bahsedecek olursam, bu yaşta hâlâ bir çocuğum ben. İnançsız, şüpheci ve galiba da (hatta buna gerçekten eminim) hayatının sonuna kadar böyle kalacak bir çocuk. Ne korkunç acılar vermiştir bu bana (hâlâ da vermede) bütün bunlara karşı elimde kuvvetli deliller olduğu halde, imanı özlemek, oysa ki Tanrı bana ara sırada tam huzuru veriyor, ve bu anlarda ben sevip sevildiğime inanıyorum. Böyle anlarımda kendime açıkladığım imanım; içimde açık ve kutsal benim için. Son derece basit, bu iman. Şöyle ki: Bir kurtarıcıdan daha sevgili, daha derin, daha akıllı, daha insancıl daha mükemmel bir şey olmadığına inanıyor ve kendi kendime kıskanç bir aşkla, orada olan O’ndan daha büyük bir kimse eolmadığını söylediğim halde, orada da kimse olamayacaktır. Hattâ daha da ileri giderek şunu söyleyebilirim: Her kim ki bana İsa’nın gerçek dışında olduğu, ve gerçeğin onu dışarı attığını ispatlarsa o zaman ben de gerçeğin yanında değil, İsa’nın yanında olmayı tercih ederim.”

[Bayan N. D. Fonsivin’e Mart 1854]

“Dostum! Gayet iyi biliyorum ki ben, Turgenev kadar iyi yazamıyorum. Böyle olmakla beraber aradaki fark pek o kadar büyük değil ve ben zamanla onun kadar iyi bir yazar olacağımı ümit ediyorum. Şu halde ben neden ihtiyaçlar içinde kıvranırken 100 Rubleyi kabul etmek zorundayım. Öte yandan Turgenev, iki bin ırgatı olan bir toprak ağası olduğu halde forma başına 400 Ruble alsın? Çünkü ben fakirim ve para kazanmak için çabuk ve acele yazmak zorundayım ki, bu da her yaptığım işi berbat etmeme sebep oluyor.
***
Ama diğer taraftan, ortaya öylesine büyük iki tip çıkarıyorum ki, bu kişiler üzerinde tam beş yıldan beri çalışıp şekillendirmeye uğraşıyorum.”

[Kardeşi Michael’a 9 Mayıs 1859]

Aktardığım son cümle, yazarın karakterlerini nasıl olup da sanki yıllardır arkadaşımızmışçasına iyi tanıyabildiğimizi de anlatıyor.

“Diğer yazdıklarının arasında, Tolstoy’un, bizim diğer büyük yazarlarımızın herhangi biriyle eşit olduğunu iddia ediyorsun ki, ben senin mektubunun bu kısmındaki fikirlerini kabul edip buna katılamıyacağım. Böyle bir şeyin iddia edilmemesi gerekir. Puşkin ve Lomonossov birer dahiydiler. ‘Büyük Petro’nun zencisi’ ve ‘Bielkin’ gibi eserlerle ileri fırlamış bir yazar, bize ancak dehanın haberini getirir. Daha evvel, hiçbir yerde, hiçbir kimse tarafından verilmemiş yepyeni bir haberdir bu. Ama ‘Harp ve Sulh’ ile ortaya çıkan birisi, inan ki Puşkin tarafından çoktan verilen bir haberden sonra gelmektedir. Sarsılmıyacak bir şeydir bu. Bu konuda Tolstoy ne derece gelişirse gelişsin bahis konusu olan haber ondan evvel bir dahi tarafından verilmiştir. Ben bunu son derece önemli buluyorum, ama sana bütün gikir ve düşüncelerimi burada birkaç satır içine sıkıştırmamın imkânı yok.” [Nikolay Nikolayeviç Straçhov’a 24 Mart 1870]

“Sevgili Nikolay Nikolayeviç, sen onu övecek ne yazarsan yaz, bence Turgenev, işi bitmiş Rus yazarlarının en işi bitmişidir. Lütfen kızma bana…”

[N.N.Straçhov’a 11 Haziran 1870]

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz