Dönek Yazarları Kimler, Nasıl Üretir? – Kaan Arslanoğlu

Döneklik ve dönek “aydın”lık üstüne çok şey yazıldı bugüne dek. Ben de bazı makaleler, kitap bölümleri kaleme almıştım. Burada döneklik hakkında vardığım son politik-psikolojik çözümlemeleri sunacağım.
Önceleri “sosyalist”, “Marksist”ken, kapitalizm ve iktidar yandaşı haline gelmiş yazarlardan ilk akla gelenler: Cengiz Çandar, Şahin Alpay, Oral Çalışlar, Hasan Cemal, Murat Belge, Ömer Laçiner, Halil Berktay, Oya Baydar, Çetin-Mehmet Altan, Nabi Yağcı…

Listeyi uzatmak gereksiz. Dönek yazarların üretildiği dört ana kaynak da buradan açığa çıkıyor: Aydınlık, Cumhuriyet, Birikim ve son dönem Sovyetler Birliği taraftarları. Tüm isimleri gözden geçirdiğinizde Aydınlık ve Cumhuriyet’in açık arayla liderlikte yarıştığını ayrımsayacaksınız. Zaten önemli bir bölümü iki grubun ortak eski yazarlarıdır. Birikim, cirmine oranla büyük başarım gösteriyor. Sonuncu grupsa yine cirmine göre çok daha az dönek üretmiş.

Yine tepki uyandıracak ama, baştan ana fikrimi belirmeliyim. Aşağıda bunu açımlayıp örneklendireceğim. “Dönek olunmaz, dönek doğulur!” Ne ki çevre (siyasi grup-yayın organı) koşullarının da bu işte etkisi büyüktür. Başka deyişle ne temel karakteri, ne de ortamı gözden çıkartabilirsiniz çözümlemede, her ikisini aynı anda birlikte ele almak zorundasınız.

Dönekliğe götüren üç ana özellik söz konusu dönek veya dönek adaylarında birlikte var olur. Bunlar şunlardır:

1-Sosyalist devrimcilerden nefret: Gerek gruplar temelinde gerekse bireysel yaklaşımlar itibarıyla Aydınlık grubunun çok eskilerden beri sosyalist devrimciliğe ne denli nefret yüklendiği bilinir. Burada amacımız eski defterleri karıştırmak değil, cidden ve içtenlikle bilimsel bir yaklaşımı hakim kılmak. Ama doğrular da ortada. Düşmanlığı ileri boyutlara kadar vardırmış bir grubun ileri gelenlerinin o gruptan ayrıldıktan sonra aynı tavrı sürdürmeleri doğal. Birikim’in yazı kadrosunun çoğu 80 öncesi devrimci ortamda geri planda kalmalarının, fazla itibar görmemelerinin, buna rağmen darbecilerden bir ölçüde zarar görmelerinin hıncını devrimcilerden çıkarma (yine en kolay yolu seçme) alışkanlıklarını sürdürmektedirler. Garip ama gerçek. Sonuncu ana gruptaki ayrıksı örnekler de dışlarındaki sol gruplara karşı saldırganlıkta en ileri giden kişiliklerdi geçmişte. O da rastlantı sayılmamalı.

Dönekliğe götüren veya dönekliğin erken belirtisi sayılabilecek üç temel özellikten bu ilk maddenin en az önemli madde olduğunu hemen belirtmeliyim. Neden? Çünkü sosyalist grupların, devrimcilerin çoğu, içlerindeki ve dışlarındaki insanları kendilerinden nefret ettirmek için ne lazım gelirse yaparlar. O da başka bir acı gerçektir. Bu gerçeğe rağmen olumlu özellikleri ağır basanları yine de severiz elbette. Ama sevemeyenleri pek de kınamamak gerek diye düşünürüm. Değişik gruplardan devrimcilerin çoğalmamaya yemin etmişçesine tavırlarına örnekler vermeyeceğim. Sadece internetteki sol sitelere girin, oralarda sosyalistlerin birbirlerine ettikleri hakaretleri okumaya birkaç dakika tahammül edin, ne demek istediğimi anlarsınız. O durumda yüz binlerce kişinin yaptığı gibi siyasetten çekilebilir insan, lanet olsun, deyip bir kenara oturabilir. Döneklik başka şeydir. Devrimcilerden duyulan hayal kırıklığını, kötücüllükte kimsenin yarışamayacağı asalak sınıfların yandaşlığına, sistem taraftarlığına dönüştürmektir döneklik. İşte o noktada hiçbir etik haklılık payı bulunamaz.

2- İkinci madde birincisinden önemlidir: Sosyalizme İnanmamak. Sorulduğunda kendini sosyalist olarak tanımlayacak en az bir milyon insan yaşar Türkiye’de. Ama sosyalizmi güncel ve yakıcı bir gereksinim olarak gören yüz bin kişiyi zor bulursunuz ha deyince. Sosyalizme inanmamak iki şekilde gösterir kendini: Sosyalistim… “ama” ile başlayan “ama”cı sosyalistlik. “Tabii ki sosyalistim, ama şu an asıl mesele …” ciler. Sosyalizme inanmamanın görece masum biçimidir. Habis biçimi sosyalist yöneticilerde, entelektüellerde, yazarlarda vs. görülür daha çok. “Elbette sosyalistim, sapına kadar sosyalistim…” “Sosyalizm en yüce idealdir…” Söylenmeyense şudur: Ama sosyalizm beni bir yerlere getirmeli! Yoksa neye yarar! Ancak ben temsil ediyorsam, ondan yararlanıyorsam sosyalizmin bir değeri vardır!.. Tarih böyle sosyalistlerin binlercesini kaydetti. Zoru gördükleri veya karşıdan getirili bir çağrı aldıkları an, karşı tarafa hizmete koyulanları… Onlar kendi sosyalizmlerinin dönekleridirler ancak.

3- En önemli madde: Kapitalizm Taraftarlığı. Öteki ikisinin toplamından daha önemlidir döneklik yolunda. Bir kişi sosyalist devrimciyken sosyalist devrimcilerden nefret eder hale gelebilir. Kişi bir dönem sosyalistken sosyalizmi artık gerçekçi bulmayabilir. Bu ikisi birden bile döneğe dönüşmek için yeterli değildir. Kapitalizmin ne olduğunu bildiği halde ondan etiyle, kemiğiyle, ruhuyla, vicdanıyla iliğine dek nefret etmemek: Kapitalizmi hoş bulmaya başlamak. En ağır kişilik yozlaşması bundan çıkar. Kapitalizmden nefret eden kişi dönek olamaz, istese de olamaz. Bir kişi yaşamının herhangi bir döneminde Marksistken, kendini sosyalist olarak tanımlarken, şimdi kapitalizm koşulları altında güzel bir ülke, güzel bir dünya düşletecek! Sıradan insanı kast etmiyorum, yazarlardan, eski sosyalist kadrolardan bahsediyorum. Sıradan sol okur masum mudur peki? Hayır, neredeyse hepimizin suçu bulunur dönek starlar türetmede. Küçük küçük dönekliklerimizin birikimi, haksızlığa minik hoşgörülerimizin toplamıdır onlar. Umutlarımızın içine tüküren, savaşların, öldürümlerin nedeni, o can kaynağımız, varlık nedenimiz doğayı katleden, en değerli insanları yoksulluğa ve acılara mahkum eden, en değersizleri başımıza despot kesen bu sistemden bahsediyorum. İster ABci, ister Obamacı, ister Atatürkçü, milliyetçi, liberal, insan hakçısı, yeşilci, ister birinci, ister ikinci cumhuriyetçi kılığında karşımıza dikilsinler; kapitalizmin ne olduğunu bir dönem bilirken, şimdi bunca kokuşmuşluğu içinde onu şirin göstermeye çalışanlardan söz ediyorum. Onlar doğuştan dönektir, ayrıca da üretilirler.

Başka bir nokta: İlginçtir, ama gerçektir, siz de irdeleyin, aynı sonuca varacaksınız: Gerçek sosyalist devrimciler içinde, mücadelenin ateşinden geçmiş insanlar içinde, yazarları, yöneticileri dahil; tökezleyenler, bırakanlar, çekilenler çok çıkar, kötücül tipler epey çıkabilir, az oranda itirafçıya da rastlanabilir; ama dönek çok çok nadir çıkar. Rastlantı mı, ona da siz karar verin.

Denecektir ki, dönek “aydın”ların çoğunlukla yazarı, entelektüeli bol siyasi hareketlerden çıkması olasılık hesabıyla normaldir. Vurduya kırdıya önem veren devrimci hareketlerse “kazma”dır, iyi yazarları, kuramcıları bulunmadığından satın alınmaya değer tipler de bulunamaz içlerinden. Dürüst olmak gerek, bunda doğruluk yanı hiç yoktur diyemeyiz, ancak abartıldığı ölçüde baskın değildir o yan. Burada da bir aldatmaca yaşanır. Ya da aldatmacanın başka açılımı: Ancak çok yetenekliyseniz sizi satın almaya çalışırlar.

Kalemi en güçlüsü kim demin bu saydıklarımın arasında? Diyelim Çetin Altan. Ben size onu sağda sıfır bırakacak en az bir düzine solcu edebiyatçı, yazar sayabilirim. Fakat kusurları dönmemiş olmaktır. Kuramı en güçlü kim dediniz? Murat Belge mi? Murat Belge’yi eşit koşullarda bir tartışmada madara edecek yine bir düzine sosyalist kuramcı sayabilirim. Dönmemişlere kolay olanak tanınmaz medyada. Bu büyük gerçeği gizlemek için aralara konan kimi olumlu örnekler de o konumlarıyla faydaları kadar zarar verirler. Ya Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Altan gibilerin olağan üstü yazım-hitabet yeteneksizlikleriyle başımıza “guru” kesilmelerine ne diyeceksiniz?

Olguyu daha da somutlayalım. Diyelim bir X isimli bir sol gazeteyi yönetiyorsunuz. Okur sayınızı korumak veya atılıma geçmek için yeni yazarlara gereksinim duydunuz. Aklınıza ilk gelenler “renkli” ve “farklı” yazan, okuru bulunan, bazı popüler “sol” isimlerdir. Bunların azla yetinmeyi göze alabilen, zorluklarla sınanmış, kapitalizmi sıkı bir biçimde sorgulayabilen kişilik taşımalarını hiç önemsemezsiniz. Örneğin aklınıza Metin Çulhaoğlu, Melih Pekdemir veya Korkut Boratav gibi yazarlar gelmez. Onlar gibiler hakkında önyargılarınız bulunur: Hep aynı şeyi yazarlar! Okurları kalabalık sayılmaz. Kavga eder, sorunlara yol açarlar! Bunların hepsi kanıksanmış ve o yüzden normal gelen dönek yaratma düzeneklerinin kalıp yargılarıdır. Evet, her sosyalist yazar iyi yazar değildir; ama çok değişik çözümlemeler yapan ve iyi yazan sosyalist yazarlar da bulunur, bu örneklerini verdiklerim gibi. Asıl ilkesizliklerinden, felsefesizliklerinden “renkli” yazdıkları sanılanlar hep aynı şeyleri yazarlar, Çetin Altan gibi. Sosyalist yazarların, evet çok okurları yoktur, ama bunun bir nedeni de dönek yaratma düzeneği böyle çalıştığı içindir. Üstelik pop yazarların büyük bölümünün hiç de sanıldığı kadar okuru bulunmaz, bu da ayrı bir yanılsamadır. Uzun vadede pop yazarlar daha çok sorun çıkarırlar, fakat siz de o sorunun bir parçasına dönüştüğünüzden durumu fark edemezsiniz. Sonuçta tiraj kumarı oynayarak niteliksize yatırım yaparsınız, ticari hesabınız bazen tutar, çoğun tutmaz; ama birkaç yıl sonrasının pahalı giden bir döneğine, dahası bir bütün olarak döneklik kültürüne hizmet ettiğinizle kalırsınız. Kim bilir belki bunları kasten yaparsınız. Ardından bağırırsınız: “Dönekler!” O dönekler hiçbir zaman yolda değildiler ki! Onları yolda gibi gösteren sizdiniz.

Sonuç: Dönek yazarları esas olarak solun kendisi üretir. Sermaye sınıfı bunu destekler, teşvik eder. Türkiye solu dönekliği kapitalizm-sosyalizm ekseninde değil, başka saflaşmalar ekseninde tanımlarsa, zorluklarla sınanmamış, kalitesi sınırlı ve açgözlü pop solcularda ısrar ederse, daha çoook dönek yazar üretecektir

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz