CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal çekişmesi mi var?

“Baykal küskünleri” gözünde Baykal’a alternatif isimlerden biri haline gelmiş ve bu olasılık geçtiğimiz yerel seçimler öncesinde açıkça ifade edilir olmuştu. Uzun yıllardır CHP’yi yöneten ve “hizipçilik” gibi suçlamalar nedeniyle CHP içerisinde pek çok muhalifinin olduğu bilinen Deniz Baykal’ın, Mart 2009 yerel seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı yapmaktaki amacının, kendisini ekarte ederek genel başkanlık için bir alternatif haline gelmesini önlemek olduğu muhalifler tarafından çokça dile getirilmişti. Kılıçdaroğlu’nun siyasi çıkarlar için yaptığı en küçük çıkışların bile bugün bizzat Baykal tarafından “boşa düşürülüyor” olması acaba Baykal’ın Kılıçdaroğlu’nu bir rakip olarak görmesinden mi kaynaklanıyor?

Batman’da 7 Mart’ta partisinin il kongresine katılan CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Toplumsal barışın bir parçası olacaksa genel affa ‘Evet’ deriz’ şeklindeki açıklamalarına Deniz Baykal, Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “saygın bir politikacı” gibi yaklaştı:

MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Bu PKK talebidir. Cumhuriyet Halk Partisi, nerede, neye, nasıl duracağını netleştirmelidir” diyerek tepki gösterdi.  MHP lideri Bahçeli’nin bu sözlerine yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Sayın Bahçeli’yi ben saygın bir politikacı olarak kabul ederim. Onun ötesinde sayın Bahçeli benim sınıf arkadaşım. Sayın Bahçeli’nin sayın Bülent Arınç’la aynı çizgiye düşmesini, doğrusunu isterseniz üzüntüyle karşıladım.” dedi.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye benzer bir tepki veren CHP lideri Deniz Baykal, partisinin öne çıkan isimlerinden Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel afla ilgili sözlerine kesin ifadelerle karşı çıktı. Baykal, partisinin grup toplantısının çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, “bu sözler yanlış” dedi. Baykal, Kılıçdaroğlu’nun söylediklerini boşa çıkarmakla beraber CHP ‘nin “nerede, neye, nasıl” duracağını net olarak belirterek Bahçeli’nin yüreğine su serpti. Bu vesileyle Baykal, Kürtlerin yaşadığı şehirlerde neredeyse artık oy alamayan CHP’nin  Türk milliyetçiğine dayalı politikalarını sürdürmeye devam edeceğini belirtmiş oldu.

Birinci ders: Onur Öymen’e sahip çıkış
Baykal’ın Kılıçdaroğlu’na karşı dünkü çıkışı, ilk değil. Geçtiğimiz Kasım ayında, partide yaşanan Onur Öymen sarsıntısında da Baykal’ın Kılıçdaroğlu’nu kamuoyu önünde karşıya aldığı görülmüştü.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in 1937-38 Dersim olayları konusunda devletin tutumunu savunur nitelikteki sözlerine, Kemal Kılıçdaroğlu, Tunceli’de düzenlediği bir basın toplantısıyla tepki göstermiş ve Onur Öymen’in “gereğini yaparak” görevinden istifa etmesini talep etmişti. Onur Öymen’in Dersim ile ilgili sözlerinin partiye Alevilerden gelen oyları kaybettirdiği, Kılıçdaroğlu’nun çıkışının ise Tuncelili Aleviler tarafından sempatiyle karşılandığı yorumları yapılırken, parti merkezi, Onur Öymen’i sahiplenen, Kılıçdaroğlu’nun girişimini ise “boşa çıkaran” açıklamalarda bulundu.

Konuyla ilgili CHP’nin yaptığı açıklamada “Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tunceli’de yaptığı açıklamalar, çevresinden kendisine iletilen üzüntü ve tepkileri yansıtmaktadır” denilirken Baykal’ın, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı değerlendirmeyle ilgili “Öymen’in sözlerini yanlış anlayan Tuncelilerin duygusallığını yansıtmaktan ibaret olduğu” yorumunu yaptığı söyleniyordu. Baykal, “Onur’u yanlış anladılar veya yanlış anlamak işlerine geldi, istismar ediyorlar. Ayrıca sözlerini yanlış anlayıp alınan vatandaşlarımızdan da özür diledi” açıklamasıyla, tartışmada ağırlığını Onur Öymen’den yana koymuş oldu.

İkinci ders: Açıkça karşıya alış
Baykal’ın dünkü siyasal hamlesi ise çok daha açıktan oldu. 7 Mart’ta Batman’da partisinin İl Kongresi’ne katılan Kemal Kılıçdaroğlu, “Toplumsal barışın bir parçası olacaksa genel affa ‘evet’ deriz” demişti. Kılıçdaroğlu’nun sözleri kendi partisinden bazı milletvekilleri ve özellikle MHP’liler tarafından tepkiyle karşılandı. AKP Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ da Kılıçdaroğlu’na karşı açıklamalarda bulundular.

Kılıçdaroğlu’nun sözlerini kamuoyu önünde ilk eleştirenlerden biri, CHP’nin diğer Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay oldu. Okay, Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını, “Toplumsal barış için önce terörün bitmesi gerekiyor. Bundan sonra, doğal ki bir kardeşlik projesi olarak, genel af düşünülebilir” sözleriyle “düzeltti”.

Kılıçdaroğlu’na karşı en “sert” açıklama, iki gün sonra CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan geldi. Dün partisinin grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Baykal, Kılıçdaroğlu’nun genel afla ilgili değerlendirmesini şu sözlerle eleştirdi: “Bir toplumsal barış projesine inşallah o gün geldiğinde Türkiye’de ihtiyaç olur, imkan olur, bu imkanı bu ihtiyacı o zaman değerlendiririz. Ama şu sırada, bakın ikinci şehidi verdik son iki gün içinde, böyle bir şeyin hiçbir ortamı yok. Bu sözler yanlış sözler. Bunu gündeme getirmek, taşımak ve buradan bir arayışa girmek kesinlikle doğru değildir.”

Baykal konuşmasında af olasılığını daha önce kendisinin gündeme getirmiş olduğunu da vurgulamayı ihmal etmedi: “Türkiye’de terörle mücadeleye artık bir son verildiğini, bu mücadeleyi açanlar ilan ettiği, ellerindeki silahların tümünü teslim ettiği, artık teröre tekrar başvurulmayacağı konusunda herkesin haklı bir güven duyabildiği bir noktada bir toplumsal barış projesi olarak af konusunun düşünülebileceğini söyledik, ben söyledim.”

“Hizipçi” Baykal’a karşı “dürüst” Kılıçdaroğlu
Bürokrat geçmişi olan Kemal Kılıçdaroğlu, CHP milletvekili olarak ilk çıkışlarını AKP’lilerin yolsuzluk dosyalarını açıklayarak gerçekleştirmiş ve belli kesimlerden “büyük puan toplamıştı”. Özellike AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ve bir diğer AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ile ilgili ortaya çıkardığı yolsuzluk dosyaları çok etkili olmuş, AKP yönetimindeki her iki ismin de gözlerden uzaklaştırılmalarına neden olmuştu.

kaynak: soL, Milliyet

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz