Biz Çinlilerle Atlardan Akrabayız!.. – Ahmet Nesin

Ahmet NesinTam olarak yılını anımsamıyorum ama İzmir’de Burhan Özfatura belediye başkanıydı. Üniversitelerin başına YÖK belası oturmuştu. İhsan Doğramacı Ankara’ya 5 yıldızlı bir otel yapmıştı, açılış için ufak detaylar kalmıştı. 12 Eylül darbesi faşisti Kenan Evren Doğramacı’yı YÖK’ün başına getirince o da otel olarak inşa ettiği binayı BİLKENT Üniversitesi olarak açmıştı.
İşte bu dönemde babam YÖK’e karşı BİLAR A.Ş.’yi kurmuştu. Daha çok üniversitelerden atılan hocalar görev yapacaktı, dersler verilecekti. BİLAR’ın İstanbul bürosunu ben başlattım teknik anlamda. Ders saatleri çizelgesini kolay yaptım, dershaneden deneyimim vardı.

Doğal olarak bizim çok paramız yoktu, hatta hiçe yakındık. Paramız yoktu ama babam Ekin A.Ş.’nin, BİLAR A.Ş.’nin, ONBİNLER A.Ş.’nin yönetimlerindeydi. Ben de ona “Baba 2 anonim daha kur, önce holding, sonra da TÜSİAD başkanı ol…” diyordum. Ben de Marksist babanın devrimci TÜSİAD’cı çocuğu olacaktım…

Para kazanmamız lazım, babamlar İzmir belediyesine başvurmuş fuar zamanı BİLAR standında kitap imza günleri olsun diye. Özfatura iyi yanında kalkmış sanırım, babamlara fuarda parasız bir yer vermiş. Babam bu iş içi beni görevlendirdi. Yayınevleriyle anlaştım, 60’a yakın yazarla imza günü ayarladım, ayrıca fuarda sahneye çıkacak kimi sanatçılarla konuştum, çünkü babamların istediği parayı kitapla toplayamazdım. Sadık Gürbüz, Erol Evgin, Nükhet Duru, Edip Akbayram aklımda kalan sanatçılardı.

Fuar başladı, Hikmet Çetinkaya o zaman Cumhuriyet’in İzmir sorumlusu, hergün ilanlarımızı parasız koyuyor, çok keyifliyiz, BİLAR’ın devam etmesi için parayı denk getireceğimizi garantiledik ama adını unuttuğum İZFAŞ (Fuar Müdürü) bize yada bana kafayı takmış durumda, kaset ve cd satışına tavır koyuyor devamlı.

Bu dincilik garip bişey, söylenene göre adam tarikatta Özfatura’nın üstünde ama Özfatura da başkan olarak üstün. 3 gün adama anlatmaya çalıştım sözlü eserlerin de basına girdiğini ama adam anlamıyor. Baktım olmuyor Milliyet’ten Elvan ve Cumhuriyet’ten Nevit’i araya sokarak Burhan Özfatura’ya anlattım derdimi.

4 gün akşam saat 10 gibi Özfatura standımıza geldi yanında o müdürle. Kitap almadı ama müdüre o standa dokunulmaması gerektiğini her türlü anlattı. Daha sonra ikisi çıktılar, ben de 10 adım arkalarından gidiyorum. Biraz ilerimizde Çin standı var, standın girişinde tahtadan yapılmış oyma, çok güzel 2 at bulunuyor.

Tam o atların önüne geldiler, müdür başkanı durdurdu ve, “Sayın başkanım, Çinlilerle aynı soydan geldiğimiz nasıl belli oluyor, ata bakın, aynı Fatih’in atı…” dedi, dedi demesine de ben kaldırıma çöktüm, katılma durumundayım, atlara bakıyorum, gelene geçene bakıyorum, tarih dersinde Fatih’in atının resmini görmüş müydük, boyu kaçtı, dişi miydi, erkek miydi, arap atı mıydı, ingiliz miydi, ne bileyim katana olabilir miydi, dağlardan çaldıkları yılkı atı olabilir miydi, Cüneyt Arkın’ın atını geçer miydi yada aralarında hiç cinsel münasebet olmuş muydu…

O zaman anladım ki Türklük zor bişeymiş, YÖK’e karşı BİLAR’ı kurmak, ONBİNLER’le gazete çıkarmak yetmiyormuş, biz Orta-Asya’dan gelmişiz biliyorsun da, atlarımız, kurtlarımız nereden geliyor belli mi, bilmiyoruz işte. Bilsek Çinli diye, bütün Japonları, Korelileri, Vietnamlıları, Kırgızları, Türkmenleri döver miydik!..

Ah baba ah, bugün ölümünün 20. Yılı, bize o kadar şey öğrettin ama bugüne bakıyorum da at bilgim eksik benim.

Ahmet Nesin
06 Temmuz 3015, ahmetnesin.org

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz