Aşık Veysel, son zamanlarında gözlerinin görmesini neden istemedi?

Tarih 21 Aralık 1972. Aşık Veysel, Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nde kanser hastası olarak yatmaktadır. Onu ziyarete giden Radyocu Yaşar Özürküt, Aşık Veysel’in yattığı odaya girdiğinde ona yemek yediren bir personelle vardır. Y. Özürkürt  kayıt cihazını açarak aşağıdaki diyaloğu kaydeder . Aşık Veysel, yaşamının son yıllarında tıbbı müdahale sonucunda  görme şansı olmasına rağmen olmasına rağmen gözlerinin açılmasını istememesinin sebebini ince bir sitemle anlatıyor.

Eskiden rakıcıydık
– Yemeğe tuz atim mi baba?
– Yok eyidir. Ekmek verme…
– Buyurun. (Tabak çatal sesleri) Baba sen tam rakı yemekleri yiyorsun yahu!
– Eskiden rakıcıydık canım!
– Şimdi vaz mı geçtin?..Buyurun.
– İyi.
– Daha istemiyorsun?
– Heee.
– Peki. Ispanak ister misin?
– Ver bakim bir kaşık da ondan.
– Yalnız tuzu azsa söyle de tuz atim.
– Zaten yiyeceğim bir kaşık.
– Buyurun…Tuzu nasıl?
– Hep yoğurt veriyorsun; biraz da pilav ver… Az katıyorsun pilavı.
– Peki baba…Bak bakalım tuzu nasıl…Biraz yoğurt katalım mı pilava?
– İyi olur. Biraz da ekmek ver.
– Köy ekmeği evet.
– Tamam ver bakalım.
– Buyurun.
– Eşki.
– Ekşi mi? Daha iyi değil mi?Buyurun salata da var.
– Şeyden ver.
– Piyaz mı?
– Evet evet.
– Etten bir parça yemeyecek misin?
– Yok. Korkuyorum, rahatsız ediyor.
Meyve ağacı boldur

Sonra söyleşiye başlar

Ö sorar;
– Veysel Baba, sizin kuşaktan, sizin yanınızda, çağdaşınız olarak, beğendiğiniz halk şairleri kimlerdir?
– Valla, orası işte …kimseye iyi veya kötü diyemem. Sebebine gelince, bir bahçede elli çeşit meyve ağacı olur. O ağaçlar birbirinin meyvesini bilmez. Kokusundan da tatmaz. Yalnız onu insanlar yer. Şu ekşiymiş, şu tatlıymış, şu daha mayhoşmuş, o kıymeti onlar verir.
– Yani halk kendinden yaşantısından bir parça buluyor.
– Evet evet… Mesela ben, bu şey olmaz ama icap etti söyleyim… Şeyde İstanbul’da geldiler ‘gözlerini açalım’ dediler. İstemem dedim…’ Yahu nasıl olur da istemezsin. Bu fırsatı insan kaçırır mı?’ dediler. İstemem dedim tekrar.
– Sebebi neydi peki baba?
– Onlar da sordu. ‘Sebebi’ dediler. ‘Sebebiyse, ben şimdiye kadar kafamda bir yuva kurmuşum. Gözüm açılırsa, o yuva dağılır. Tekrar kurmaya imkan olmaz. Bu yuvayı dağıtmak istemiyorum’ dedim. Adamlar da gittiler. Benim alemim, herkesin alemine karşı bir alem değil.
Çünkü, dünyadan bihaberim. Dünyayı gezdim, ne gördüm. Hiçbir şey görmedim. Yalnız dünya beni gördü. Ben dünyada gezdim, işte Ankara’dayım ne görüyorum. Hiç. Ama alem beni görüyor. Benim dünyaya gelişim, gidişim bu şekilde.

2 Yorumlar

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz