Shakespeare: “İnsanlar göründükleri gibi olmalıdır. Eğer değillerse hiç görünmesinler daha iyi”

ShakespeareNasıl ayırdederim bir bakışta
Seveni sevmeyenden?
Külahından, tozlu çarıklarından,
Elindeki değnekten.
Öldü, güzel sultanım çoktan öldü.
Öldü, gömüldü bile.
Başında yemyeşil otlar büyüdü,
Taşı dikildi bile.
Ne olur dinleyin!
Ak kefenler giyindi kardan beyaz,
Sarıldı çiçeklere.
Arar arar sevdiğini bulamaz,
Ağlayanlar içinde.

♦ Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir, el pençe divanım ben arzuna, buyruğuna; geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir, sen istemezsen eğer hizmetlerim boşuna.
♦ Seveceksen ölçülü sev ki sevgin uzun sürsün; çok hızlı giden de çok yavaş giden gibi geç varır hedefe.
♦ Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye senin güzelliğinin ganimeti yüzünden; gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye,gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden.
♦ Asaletim sadece aşkının tapınağına girdiğimde olacak içimde.Bir gün yıkılırsa bedenim başka ülkelerin çamurlu evlerinde:Bilki bütün denizleri ayaklarına dökeceğim.
♦ Ah Romeo ..! Neden Romeosun sen !? İnkar et babanı, adını yadsı. Eğer yapamazsan yemin et sevdiğine. Ben vazgeçeyim Capulett olmaktan.
♦ Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri , öpüşürken yok olan ateşle barut gibi . . .
♦ Şemsiyeyi açtım rüzgar çıktı .
♦ Sevinçler üstü bir sevinç beklemeseydi şimdi beni, acı olurdu böyle çabucak bırakıp gitmek seni..
♦ Ah bu katı, kaskatı beden bir dağılsa, Eriyip gitse bir çiy tanesinde sabahın! Ya da Tanrı yasak etmemiş olsa. Kendi kendini öldürmesini insanın!

Ölüm yaklaşırken insanlar çoğu kez, amma neşeli oluyorlar! Buna ölümden önce çakan şimşek derlermiş. Ama ben nasıl şimşek diyebilirim buna? – Ah sevgilim! Karım benim! Nefesinin balını emen ölüm güzelliğine el sürememiş daha; sen yenilmemişsin güzellik sancağı daha kıpkızıl dudaklarında, yanaklarında; solgun ölüm bayrağı çekilmemiş. -Tybalt, yatıyor musun orada, kanlı kefeninde? Gençliğini bölen bu ellerle düşmanın gençliğini ikiye biçmekten başka ne gibi bir iyilikte bulunabilirim sana? Bağışla beni kuzenim! Ah sevgili Juliet, niçin böyle güzelsin hala?Yoksa inanayım mı o el değmeyen ölümün sana gönül verdiğine, seni, bu karanlıkta o iğrenç canavarın sevgilisi olasın diye sakladığına? Bundan korktuğum için yanında duracağım, bu karanlık gecenin sarayından ayrılmayacağım bir daha; burada, burada kalacağım sana hizmetçilik eden böceklerle birlikte; ah, burada sonsuzca dinleneceğim, şu dünyanın yorduğu bedeni kurtaracağım uğursuz yıldızların boyunduruğundan…
Ey gözler, son kez bakın! Ey kollar son kez kucaklayın! Ve siz, ey dudaklar, nefes kapıları, hakka uygun bir öpüşle mühürleyin aç gözlü lümle yaptığım bu süresiz anlaşmayı! Gel acı ilaç, gel ey tatsız kılavuz! Ey umutsuz kaptan, deniz tutmuş şu yorgun tekneyi yalçın kayalara bindiriver artık! Sevgilimin şerefine!
(içer)
Ey doğru sözlü eczacı! Gerçekten çabuk etkiliyor ilaçların. İşte ölüyorum, bir öpücükle…

Shakespeare
Romeo ve Juliet


William Shakespeare’in sayısız filme, tiyatro oyununa ve kitaba konu olan, tüm zamanların en büyük ve en trajik aşk hikâyesi .
İlk kez 1597’de basılan ROMEO VE JULIET halen Shakespeare’in en sevilen oyunlarından biri, dünyanın her yerinde düzenli olarak sahnelendiği gibi, başka mecralara da sıkça uyarlanıyor: Klasik müzik (Berlioz [1839] ve Çaykovski [1870]), opera (Gounod [1867]), bale (Prokofiev [1935]), müzikal (Leonard Bernstein’ın West Side Story / Batı Yakasının Hikâyesi [1957]), sayısız film.

 

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz