Şiir: Biçimleme, de/iştirme – Lionel Ray

<< öncesi] Supervielle, birçok durumda dikkatle şiir için bir yapı ararken dizelerini, onların içeriklerini, gerekliliklerini, yerlerini yeniden gözden geçirir. La Pluie et les Tyrans (Yağmur ve Zorbalar)şiirinin elyazmasının bulunduğu iki yaprak bu biçimlendirme çalışmasının önemini göstermektedir. İlk taslaktaki çok sayıda terim, uyakların çoğu, şiirin son biçimindeki altı ölçülü özel ritm yerli yerindedir. İkinci taslakta ve iki karalamanın derkenarlarındaki çok sayıdaki değişikliklerde Supervielle kendini tek tek ya da grup halinde dizeleri özel bir başarı elde etmek için değil de, bütün şiirde bir etki yaratmak niyetiyle çalışmaya verir. Çabucak bu etkinin “ben”in değerine göre değiştiğinin ayrımına varır. Kimdir sözkonusu olan? Kendi adına ya da herkes adına konuşan yazar mı? Kişi olmayan bir “ben” ya da Dünyanın Masalı’ndaki tanrı mıdır?

Yağan yağmuru görüyorum
Penceremi ıslatan

Avrupa’da silahlanan
Piyadelere karşın
Usuldan sarmalıyor beni
Bu ince yağmur

Buradaki “ben” insan Supervielle’den başkası değildir. İşte karalamanın derkenarındaki masalda yer alan tanrı:

Tanrı konuşur
Yağan yağmuru görüyorum
Usul usul ıslatan
Küçük gezegenimi

Yeryüzünü ıslatan sen
Ve onca katı yüreği
Yumuşatmak isteyen

İkinci biçimde kişisellikten uzak “ben” şöyledir:

Yağan yağmuru görüyorum
Usul usul ıslatan
Küçük gezegenimi

Avrupa’da silahlanan
Piyadelere karşın
Bu ince yağmur
Usuldan sarıyor beni

Ancak Supervielle şiiri derkenarda başka bir yola sürer, bu kez herkes adına konuşur:

Yağan yağmuru görüyorum
Usul usul ıslatan
Küçük penceremi

Şairin bir başka kaygısı geneldeki ritmdir. Supervielle şiire bazı dizeler vaadetmiştir, ancak onları belirgin yerlere dağıtır, başka yerde yineler; bir yerden silip başka yerde dener, onlara ayırdığı yere göre etkililiği durmadan ölçer. Şiirin özel tınısal deseninin borçlu olduğu sürükleyici motifi konusunda bu çok belirgindir: İlk dizede: Yağan yağmuru görüyorum; dördüncü dizede: Saydam yağan yağmur; dokuzuncusunda: Yinelenen yağmur; on beşincide: Avrupa’ya yağan/ İnce bir yağmur; yirmi üçüncüde: Bayrakları ıslatan / ince bir yağmur. Yapıt okunduğu etkisi sarsıcı bu düzenleme, Supervielle’i bazıları önem taşıyan kimi dizelerden caymaya itmiş olmalı.
İnce bir yağmur
Ve haklı nedenleri

Saydam damlalar düşüyor
Zamanların dibinden gelen
Yağmurun yağdığını görüyorum

* * *

Le Chaos et la Création (18) (Karmaşa ve Yaratılış), Feux du Ciel (19) (Göğün Ateşleri) ve Nocturne en plein jour (20) (Gün Ortasında Gece) şiirlerinin karalamaları Supervielle’in çalışma yönteminin başka yanlarını gösterir:

“Karmaşa ve Yaratılış”taki sekiz uzun kıtanın hangi düzende yazıldıklarını bilmemiz olanaksız. Şair her birinin taslağını ayrı bir sayfaya yazmış. Her sayfadaki her metnin üst kısmında üstü çizili birçok sayı bulunmakta ve kıtanın son biçimdeki sırasındakine de uygun düşmemektedir. Örneğin beşinci kıta önce 3, sonra 2 ve sonuçta 4 olarak sayılandırılmış. Supervielle belki ikinci kıtadan sonra yazılan bir kıtayı beşinci konuma itmiş ve ötekileri de aynı biçimde düzenlemiş olmalı. Dağınık bir düzende yazdığı dize gruplarını tutarlı bir biçimde sınıflandırmasına yarayan bir bakışaçısına göre tasarlaması gerekiyordu şiirini. Renkleri, biçimleri ve hareketleri yaratan bakış izleği ona şiirin ilk biçimini oluşturmaya itmiştir. Orada 5. ve 3. kıtaların taslağıyla 6 kıtanın başı, gözle görülür bir bölünme olmaksızın tanınmaktadır:

Bazen ne olacağını bilmiyorum
Belli belirsiz görüyor, daha iyi görmeye çalışıyorum
Uyduruyorum bakışımı, nesne belirginleşiyor
Bir tek bedeni var, ancak bölünüyor
Yeşil görüyorum yüksekten, bir kütük üstünde
İnsana benziyor ancak gölgeyle
Altına uzanmaktan zevk alınsın istiyorum
Gelin bana ağaçlar sizi düşünüyorum çünkü
Bitek toprağa sarılıyorsunuz sıkı sıkı
Va tanımıyorsunuz beni bütün köklerinizle
Mavi, kara görüyorum ve kararsızlığımdan değil
Sırasıyla olacak ve ikisi de öyle derin ki
Bütün evrende benzersiz olacaklar
Ve gün, gece ve ufuk olacak.
Yeşildir ya da mavi, beyazlatan kıvrımlarla saçaklı
Gözümden kaçıyor ve parmağımı batırsam
Tuzlu: çok ileri gidiyor ve çevresini dönüyor
Yeryüzü’nün ve pek becerikli pullularla dolu
Adına deniz diyecekler ve balık,
İnsana düşüyor üstünde nasıl gideceğini bulmak.
Bazen hiç bilmiyorum neyin geleceğini
Önümde birkaç eski anı görüyorum
Bitki, meyve ya da konan bir serinlik olmak
Yaptığım şey bile, bir başka şey düşünerek.

Supervielle, bu mimarinin çok fazla net satırlarına daha silik çizgilerini yeğleyecektir. Şiirin son biçimi, birbiri ardına gelen ve farklılaşan izleklerle değil, koşut izleklerle düzenlenmiştir: yaratıcı bakış ve “varlıkları olmayanların sesleri”, yaratının esrikliği ve yaşama sabırsızlığı. Geleceğin çağrısı ve yaratı istenciyle şairin dili, evreni yaratan mimarın işlevinin bilincine varıyor ve kendi zaferlerinin tadını çıkarıyor gibi görünmektedir. Sonuç olarak, Dünyanın Masalı’nın bu tanrısı dil değil de nedir?

Göğün Ateşleri’ndeki dizelerin ard arda geliş düzeni de yazıldıkları düzene uygun düşmemektedir. Bazı dizeler, eksiksiz bir konum arayışı içinde karalamada birçok kez yinelenmiştir. Yinelemeler, ünlemeler ve sorgulamalarla çoğalan bu dizelerin dağılımı, şiirin hareketini yavaşlatabilir ya da hızlandırabilir; önemi de buradan gelmektedir, çünkü Supervielle için biçimlerin ateşin, suların, hayvanların ve insanların sızıntısını çağrıştıran bir metne olası en güçlü canlılığı kaydetmek sözkonusudur. Dizelerin çoğu sayılandırılmıştır.

Gün Ortasındaki Gece’deki kıtalar ise şiirin ilk durumundan ayrılmamış ve ikinci kıtanın dizeleri birincininkilerden önce gelmektedir:

Uzayın kanımızdan yapıldığı dünyadır bu
Kırmızı boyalı ve yeniden doğan kuşlar
Yüreğe komşu havada uçmakta zorlanırlar
Yokolarak uzaklaşabilirler ancak
İçimizdedir de ondan en acımasız çöller
Ne ki sinirler bilirler kanın bilmediğini görmeyi
Usul etimizin dibinde bizden önce gelirler
Işıldayan otlarıyla doldururlar uzaklarımızı
Etten koparırlar gizli şafakları.

Supervielle verdiği düzen tersine çevirerek anlamı birazcık değiştirir ve bildiğimiz şu şiiri elde eder:

Güneşler gösterişsiz mantolarımız altında
Bedenimizi biçimlendiren evrende uyuduklarında,
Gözlerimizin görmediğini içimizde gören sinirler
Usul etimizin dibinde bizden önce gelirler,
Işıldayan otlarıyla doldururlar uzaklarımızı
Etten koparırlar titreyen şafakları

Uzayın kanımızdan yapıldığı dünyadır bu
Kırmızı boyalı ve yeniden doğan kuşlar
Kendilerini götüren yüreğin yanında uçmakta zorlanırlar
Yokolarak uzaklaşabilirler ancak
İçimizdedir de ondan en acımasız ovalar
Sahte çeşmeler yanında susuzluktan ölünen

Ve böyle çekip gideriz, öteki insanlar arasında
Kimileri ötekilerin kulaklarına fısıldar bazen.

Supervielle bu dizelerin yanına gelen açıklayıcı, sakarca yazılmış ya da kötü vurgulu dizeleri iyi ki ortadan kaldırmış. Örneğin “kırmızı boyalı kuşlar”ın yanına, “Onlara içimizde yüreğin çarpmasını borçluyuz / Mutsuzlukları yüzünden uzaklaşamazlar” dizeleri ve şiirin sonunda son iki dizeden önce, “Kırımlar hakkında bir şey bilinmez dışarıdan/Karanlık vatanlar için kanlı gidiş gelişlerden” dizeleri eklenmişti.

Demek ki, yeniden biçimlendirme çalışması şaire asıl olanla olmasa da olan arasında ayrım yapmayı sağlamaktadır. Altı çizilirse, hafifleme zenginleşmedir. Gözden geçirme, burada olduğu gibi, derin ve anlamlı düzenin yenileştirilmesidir. Gerçekte Supervielle, sürekli olarak sözü uzatmanın tehtidi altındadır. Gizemin ve saydamlığın ince alaşımını ararken sürekli anlaşılır ve açık olma isteği onu ısrarlı söyleyişe ve yoruma itmektedir. Sözü uzattıkça daha da dağılmakta ve anlaşılırlıktan uzaklaşmaktadır.

İşte Lautréamont’a (21) başlıklı şiirinin ilk biçimi:

Ey sen, okyanusun en güzel dalgası, tam o gün bir dalga biçimindeydin
Fernando Noronha tepesinde karşılaşıyordum seninle, günleri
kısa Uruguay’a doğru akıp gidiyordun
Ölülerin acelesi yoktur, pipodan daha çok severler sigarayı
Ufukta gök ve deniz yontucu olarak oturmuş
pırıl pırıl kartlarıyla oynuyorlardı
Öteki dalgalar uzaklaşıyorlardı senden mutsuzluklarını
selamlamak için…

Supervielle ikinci dizeyi birinci dize olarak seçip bütün parazitleri de ortadan kaldırınca ayrımın net çizgisi ortaya çıkmaktadır:

Fernando Noronha tepesinde karşılaştım seninle
Bir dalga biçimindeydin, üstelik özü sözü bir, üstelik ölçülü
Günleri kısa Uruguay’a doğru akıp gidiyordun.
Öteki dalgalar uzaklaşıyorlardı senden mutsuzluklarını
selamlamak için…

İşte “Loin de l’humaine saison” (İnsan Mevsiminden Uzak) şiirinde bir gösterinin unsurlarının düzensiz dökümü

Bizi izlemeye koyulmuyorlar havayı döven kökleri
ve bahçe kapısının üstündeki sarmaşık da
ve kuyunun yıldızları
at ve arabası
doğulan evin soluğu
kokuları içinde sayıklayan
menekşe tarlasıyla
bağışlamak için
gölgesini arayan bir köpek
ve ölümcül gözlerinin derininde
bizi yaşayan bir atmaca

Supervielle bu sayıp döküşü daha sonraki dizelerde daha aza indirir:

Bizi izlemeye koyuluyorlar rüzgarda genç kökler
Sarmaşık ve çitle
Evin cephesi
Irmağın soluğu
Bir at, bir koyun.

Yerçekimler’ini yazdığı sırada Supervielle’de daha sonra tümüyle yitmeyecek kolay bir romantizm temeli vardır. Sonraki şiirlerin karalamalarında yinelemekten tad aldığını, imgeleri çoğaltarak evreninin bütün dayatmalarına boyun eğdiğini not etmek gerekir:

Uzun boyunlu zürafalar
Ey yıldız yalayıcılar
Çiy içiciler
Bu ışıklı yolda

Son iki dizenin imgesinin yalnızca “yıldız yalayıcıları”nın imgesine kaydedildiğini kim görmüyor ki? Ancak Supervielle bu zayıf kıtayı çok güzel bir biçime dönüştürebilmiştir:

Aç zürafalar
Ey yıldız yalayıcılar,
Çayırın kargaşasında
Sonsuzluğu arayan öküzler. (22)

Supervielle’in açıkladığından daha az gösterdiği olur:

O zaman uykusundan çıkınca
Bütün gücümle sıçrayarak
Dallarına dek toprağın tutsağı
Bir orman yaptım birden

Düşünceden daha hızlı olmak isteyen bir eylemi yavaşlattıklarından Supervielle iki dizeyi ortadan kaldırmayı düşünmekle iyi etmiş:

O zaman uykusundan çıkınca
Bir orman yaptım birden (23)

Başka yerde şairin ilk girişimi, daha çok gizemin esintisini elde tutmak gerektiğinde açıklık getirmekten ibarettir:

Birini bekliyordum yıllardan beri
Karanlıkta örülmüş birini
Bedenimden utanarak balkona geldim
Günlük güneşlikti ve yaklaşıyorduk

Şiirin ikinci durumunda biçimlendirme, daha az sözlü, ancak daha fazla anıştırmada bulunan iki dizeye indirgeme yönündedir:

Uzunca bekledim, bedenimden utanarak
Günlük güneşlikti ve yaklaşıyorduk

Supervielle, birini beklemeye ilişkin belirgin izlek yerine belirsiz bir bekleyişinkini koyar. Neyin bekleyişidir bu, gecenin mi? Öyle ya, şiirin başlığı “Gecenin Ziyareti”dir (24)

Supervielle, bile bile her türlü belirtiyi ortadan kaldırır, böylece şiir ne tümüyle kaygı verici, ne de dostça olan iki anlamlı bir ortamda yüzer: Şairimizin düşündüğü ilk başlık “Le Malentendu” (Yanlış Anlaşılma) olmuştur.

* * *

Bir taslağı canlı bir yapıta çevirmeye çalıştığında Supervielle’in sabrı, süreğen kaygısı, ilk yazılanların düzensizlikleri yerine etkili bir düzen koymak, şiirin mimari çizgilerini belirginleştirmek, söylenenin gücünü ve bütünlüğünü tehlikeye sokan gereksiz dizelerden kurtulmak, onu net bir başlıkla donatmaktır. Alçakgönüllü ve titiz çalışması öyle dikkate değerdir ki, karmaşık bir düşünceyle donatılmış olan Supervielle, kendisini darmadağınık bir şiire eğilimli kılan iç düzensizliğe karşı gelmiş olmalıdır.

Supervielle “Forçat innocent” (Masum Forsa) kitabından başlayarak çok konuşkan ve bazen saf bir imgelem yetisinin bütün kaprislerine boyun eğen bir dili kontrol altında tutmaya başlar. Bu kitapta ve daha sonraki kitaplarda bulunan şiirlerin karalamaları, onun “Yerçekimleri” kitabını yazdığı sırada tanımadığı bir dikkatle ölçüyü gözlediğini, terimlerini seçtiğini, imgelerini kontrol ettiğini göstermektedir. Git gide daha dikkatli bir biçimde eksiksiz notayı bulur. Ondaki yalınlık sabır gücüyle elde edilmiştir. Tuhaf düşlemlerinin özel tınısını, alışık olduğu birçok düzeltmeye, ince işlemlere borçludur. İçerininin ve dışarının gecesiyle bunca içli dışlı, insani bir biçimde güzelim evrendoğumdaki kendi yerini ve bizimkini bulmaya çalışan şairden beklenen de budur.

——————————————————————————–
KAYNAKLAR
1- “Tanrısız”, Le Forçat innocent (1930), yeni basım Poésie/Gallimard
2- Gaston Bachelard, La Terre et les rêveries du repos, José Corti.
3- Les Amis inconnus (1934), yeni basım Poésie/Gallimard.
4- A.g.y.
5- Gravitations (1925), yeni basım Poésie/Gallimard.
6- Les Amis inconnus (“Le regret de la terre”)
7- Gaston Bachelard, Poétique de l’espace, P.U.F.
8- Le Corps tragique, (1959), Gallimard.
9- Gravitations (“Echanges”)
10- L’Escalier, 1955 versiyonu.
11- Ouslieuse mémoire (1949), yeni basım Poésie/Gallimard
12- Cours sur la perception, Célèbres leçons et fragments, P.U.F., 1950
13- Les Amis inconnus (“Solitude”).
14- Blason du corps féminin.
15- Les Amis inconnus.
16- Le Forçat innocent.
17- La Fable du monde (1938), yeni basım Poésie/Gallimard.
18- A.g.y.
19- Le Forçat innocent.
20- La Fable du monde.
21- Gravitations.
22- Le Forçat innocent (“Sans Dieu”)
23- La Fable du monde (“Le premier arbre”)
24- Les Amis inconnus.

Türkçesi: Aytekin KARAÇOBAN

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz