Ahmet Altan: “Dersim Katliamı’nın devlet, CHP ve Atatürk’ten başka “sorumlusu” olabilir mi?”

CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ün Zaman gazetesinde 10 Kasım tarihinde yayınlanan söyleşisinde: “Dersim Katliamı’nın sorumlusu devlet ve CHP’dir. Atatürk de bu olaylardan haberdardır”  sözleri üzerine muhalefet partisinde kıyamet koptu. Bazı milletvekilleri Aygün’e karşı basın aracılığıyla çeşitli demeçler verdi, bazıları TBMM’de konuştu.  Parti yönetimi Aygün’ün savunmasını istedi.  CHP’yi adeta “bölen” bu tartışmayı köşesine taşıyan Ahmet Altan; “Aygün kibar söylemiş, Atatürk sadece haberdar değildi, Dersim katliamının planlarını bizzat kendisi yaptı. Trabzon’daki müzeye giderlerse Atatürk’ün üstünde çalıştığı harekât planını da orada görürüler. Dersim’de insanlar fareler gibi mağaralarda öldürüldü, kafaları kesildi. Sivil insanların üzerine bomba yağdıran ve adı bir havaalanına verilen Sabiha Gökçen ismi bir gün bu ülkeden silinecek” dedi.  2009 yılında Dersim katliamını savunan CHP milletvekili Onur Öymen olayından sonra Dersim tartışmasını yeniden alevlendirecek gibi görünüyor.

Ahmet Altan’ın “Dersim” başlıklı yazısı

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, “Dersim Katliamı’nın sorumlusu devlet ve CHP’dir. Atatürk de bu olaylardan haberdardır” deyince ana muhalefet partisinde kıyamet koptu.

Bazı milletvekilleri Aygün’e karşı ayaklandı.

Parti yönetimi Aygün’ün savunmasını istedi.

Bu konuda yapılan açıklamaları okudum ama ne CHP yönetiminin, ne de CHP’li milletvekillerinin Aygün’e niye itiraz ettiğini anlayabildim.

Aygün’ün yalan söylediğini mi düşünüyorlar?

1937’de gerçekleşen Dersim Katliamı’nın sorumlusu olarak devleti ve CHP’yi görmüyorlar mı?

Dersim Katliamı’nı devlet yapmadı mı?

CHP yönetimi ve milletvekilleri, Dersim Katliamı’nın sorumlusunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden başka biri olduğunu düşünüyorlarsa, söylesinler.

O katliamı devletten başka kim yaptı?

O tarihte devletin tek sahibi de CHP değil miydi?

Türkiye’de devletten ve devletin sahibi olan CHP’den başka bir güç mü vardı?

Yoksa Atatürk kısmına mı itiraz ediyorlar?

Bence Aygün kibarca söylemiş, “Atatürk de bu olaylardan haberdardı” derken.

Ülkenin hâkim-i mutlakı olan Atatürk’ün “haberdar” olmaması zaten söz konusu değil ama Atatürk sadece “haberdar” değildi, bu katliam için bizzat emir veren, planları yapan adamdı.

Trabzon’daki müzeye giderlerse Atatürk’ün üstünde çalıştığı harekât planını da orada görürüler, Atatürk harita üstünde birliklerin gideceği yerleri belirlemişti.

Bunun neresine itiraz ediyorlar?

Dersim Katliamı’nın devlet, CHP ve Atatürk’ten başka “sorumlusu” olabilir mi?

Yoksa buna itiraz etmiyorlar da Dersimde bir “katliam” olduğunun söylenmesine mi itiraz ediyorlar?


“Dersim’de katliam olmadı”
mı diyorlar?

Orada binlerce adamın öldürülmesinin adı ne CHP’lilere göre?

Öldürülmediğini mi iddia ediyorlar?

Girsinler internete o katliamın korkunç görüntülerini rahatça bulurlar.

Zaten çok uzağa gitmeye gerek yok.

Dersim konusunu dile getiren eski CHP Milletvekili Onur Öymen’di, Kürtlere karşı sertleşme politikasını savunurken Atatürk’ün Dersim’de yaptıklarını örnek göstermişti.

İsterlerse biraz daha yakına gelsinler.

Dersim Katliamı’yla ilgili sözleri için “savunma” isteyen partilerinin bugünkü başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na doğru yaklaşsınlar.

Ona İhsan Sabri Çağlayangil ile Dersim konusunda neler konuştuklarını sorsunlar.

O konuşmanın kayıtlarını bulsunlar.

Çağlayangil’in tarihe geçen, “İnsanları mağaralarda fareler gibi öldürdük” sözünün altını çizsinler.

Binlerce insanın “mağaralarda fareler gibi öldürülmesinin” katliamdan daha başka bir ismi varsa onu söylesinler.

Askerlerin kesilmiş kafaları ellerinde tutan resimlerine baksınlar.

Sonra kamuoyuna Aygün’ün sözlerine niye itiraz ettiklerini anlatsınlar.

Dersim’de yaşananlar hakkında biraz bilgisi ve bir nebze vicdanı olan hiç kimse Aygün’ün sözlerine itiraz edemez.

İnsanları yakarak, bombalayarak, idam ederek, kafalarını keserek öldürdüler Dersim’de, sonra da utanmadan bunun konuşulmasını yasak ettiler.

Hâlâ gerçekleri susturmaya çalışıyorlar.

Tabii, bu ülkede Dersimlileri bombalayan Sabiha Gökçen’in adı bir havaalanına veriliyorsa sadece CHP değil bütün partiler utansınlar.

Kürtlerin katilinin adını taşıyan bir havaalanından Kürtleri yolculuk etmeye zorlayan bu devlet utansın.

O havaalanının adı bir gün değişecek.

Sivil halkın üstüne bomba atan birinin adı havaalanına verilemez çünkü.

Bu devlet Kürtleri böyle delirtiyor işte, öldürüyor, öldürdüğünün söylenmesini yasaklıyor, öldürdüğü söylendiğinde pişkince reddediyor, katilin adını havaalanına veriyor, sonra da “biz kardeşiz” diyor.

Kardeş olduğumuza hiç inanmıyorum ama eğer kardeşsek de Habil’le Kabil gibi kardeşiz, kardeşlerden biri diğerini öldürdü, defalarca öldürdü.

Sonra da “yoo, öldürmedik” diye gözlerinin içine baka baka alay etti, “öldürdünüz” diyeni cezalandırdı.

Hâlâ da cezalandırıyor.

Belki de Aygün’ü, Dersim Katliamı’nı en yakından bilen insanlardan birinin yönettiği partiden atacaklar.

Dersim’de katliam olmamış mı olacak o zaman?

Yoo, sadece başta Kılıçdaroğlu olmak üzer bütün CHP gerçekleri saklamış, olayları çarpıtmış, yalan söylemiş olacak.

Benim onlara söyleyecek bir sözüm yok.

Ama sanırım Seyit Rıza’nın Kılıçdaroğlu’na bir sözü olacak:

“Ayıptır, zulümdür, cinayettir.”

Bu söz, Aygün’den savunma isteyen Kılıçdaroğlu’na hayatı boyunca yeter.

Atatürk:”Vurun, Dersim’de sorumluluk bana aittir”

Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nden Dersim’le ilgili bir çok belgeyi çıkararak “Karavagon/38 Dersim Sürgünleri” adlı bir belgesel çeken yönetmen Özgür Fındık görüşlerini vatan gaztetesine aktarıyor, Dersim Olayları’nın Atatürk’ten habersiz yapılamayacağını belirtiyor: “Belgeseli çekerken Mustafa Kemal gerçeği ile karşılaştık. Abdullah Alpdoğan Paşa’yla birlikte Mustafa Kemal’in de Sabiha Gökçen’le birlikte Dersim’e kadar gittiğini gördük. Başbakanlık arşivlerinde açık olan görüntüler bunlar. Arşivlerde Mustafa Kemal’in ölmeden 1.5 ay öncesine kadar imzaladığı raporlar var. Bizzat kendisi Dersim’le ilgileniyor. Bunu görmemezlik edemeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın rakam ne derseniz deyin 10, 20 ya da 40 bin kişinin katledildiği bir harekattan haberinin olmadığını söylemek çok gülünç ve doğru değil. Celal Bayar’ın anılarında, Mustafa Kemal’in kendisine ‘Vurun, Dersim’de sorumluluk bana aittir’ dediği de biliniyor.”

blank

Hasan Cemal’in “Bazı Chp Milletvekillerine Tarih Dersleri…” başlıklı yazısı

Dersim’e ilişkin gerçekleri dile getirdiği için CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ü parti içinde neredeyse ipe çekecekler. Dersim’le yüzleşmeyeceksin, Suriye’de Beşar Esad rejiminin yanında gözükeceksin, Ergenekon’un avukatlığına devam edeceksin, sonra da ‘sosyal demokrasi’den, ‘değişim’den söz edeceksin, kim inanır?..

Yıl 1925. Şark Islahat Planı’ndan: “Vilayet ve kaza merkezlerinde, hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kuruluşlarda, okullarda, çarşı ve pazarlarda Türkçeden başka dil kullananlar cezalandırılacaktır. Dersim bir an evvel Kürtlüğe karışmaktan kurtarılmalıdır.”
Yıl 1930.
Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt der ki:
“Benim fikrim ve kanaatim şudur ki, memleketin kendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır. O da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.”
Yıl 1925.
Meclis Başkanı Abdülhalik Renda’nın Doğu Raporu’ndan:
“Fırat’ın batısındaki vilayetlerin bir kısmında dağınık vaziyette yerleşmiş olan Kürtleri Türk yapmak… On sene müddetle bölgede sıkıyönetim ilan etmek…”
Yıl 1926.
Mülkiye müfettişi Hamdi Bey Raporu’ndan:
“Dersim gittikçe Kürtleşiyor. Tehlike büyüyor. Dersim, cumhuriyet için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kesin bir ameliyat yaparak acı sonuç ihtimali önlenmelidir.”
Yıl 1930.
Başvekil İsmet Paşa, 31 Ağustos 1930 tarihli Milliyet’e der ki:
“Bu ülkede sadece Türk ulusu ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur.”
Yıl 1931.
Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın raporundan:
“Dersim cahildir. Zorunlu iskan uygulanmalıdır. Yüksek memurlara koloni (sömürge) yönetimlerindeki yetkiler verilmeli. Türklük telkini yapılmalı. Kürt kökenli yerli memurlar tümüyle bölgeden çıkarılmalı. Dersimli okşanmakla kazanılmaz. Silahlı kuvvetlerin müdahalesi, Dersimliye daha çok tesir yapar ve iyileştirmenin esasını oluşturur. Türk toplumu içinde Kürtlük eritilmelidir.”
Yıl 1932.
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya raporunda der ki:
“Kuzey Dersim halkı batıya göç ettirilmelidir. Askeri harekât başlamadan önce tüm silahlar toplanmalıdır. Yerli memurlar, (yani Kürtler) casustur. Dersimlilere kendilerinin aslen Türk olduklarını öğretmek lazımdır. Uçakların talim uçuşları Dersim üzerinde yapılmalıdır.”
Yıl 1940.
Bir CHP raporundan:
“Kürtler Türkleştirilmelidir! Kürt meselesi Türkiye’nin en mühim meselesidir. Asimilasyonun ilk şartı dil öğretmektir.”
Yıl 1961.
27 Mayıs Darbesi’nin lideri Orgeneral Cemal Gürsel Diyarbakır’da der ki:
“Bu memlekette Kürt yoktur. Kürdüm diyenin yüzüne tükürürüm.”
Yıl 1986.
Demirel döneminin dışişleri bakanlarından, yıllar yılı valilik, emniyet müdürlüğü yapmış olan İhsan Sabri Çağlayangil, kendisi de Dersimli olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun teybine der ki:
“Dersim’de mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu, zehirli gaz kullandı, mağaraların kapısının içinden… Bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler.”
Yıl 1986.
Muhsin Batur Paşa, 12 Mart Muhtırası’nın altında imzası olan hava kuvvetleri komutanı, anılarında, genç bir havacı subay olarak Dersim’deki ‘özel görevi’nden söz ederken şöyle der:
“Elazığ’ın biraz uzağında, Harput’un eteklerinde çadırlı ordugâh kurduk. Bir müddet sonra ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. Ve iki ayı aşkın süre özel görev yaptık. Okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum.”
Yıl 1991.
Demirel, şubat ayında bir akşam Ankara’da, Anadolu Kulübü’ndeki yemekte bana der ki:
“Asker 1980 öncesi benden ‘Dersim Kanunu’ istedi. Vermedim. Dersim’de korkunç şeyler olmuştur. Renkli bir mozaiktir Anadolu… Yirmi küsur dil vardır. ‘Ne mutlu Türküm diyene…’ gelince, bakmayın ‘olana’ dememiş falan, biraz ırkçılık kokar.”
Yıl 2010.
Başbakan Erdoğan, referandum kampanyası sırasında der ki:
“Dersim’de 50 bin kişi katledildi 1938’de…”

* * *
Bazı CHP milletvekilleri Dersim’le ilgili bu gerçeklere kızıyor. Bu gerçekler CHP’nin kendi tarihinden geliyor.
Bu tarihi gerçekleri dile getirdiği ve CHP olarak bunlarla yüzleşilmesi gerektiğini savunduğu için CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ü neredeyse ipe çekecekler.
Yazık.
Dersim gerçeklerine yüzünü kapatacaksın, Suriye’de halka zulmeden Beşar Esad rejiminin yanında gözükeceksin, Ergenekon’un avukatlığına devam edeceksin, sonra da sosyal demokrasiden, değişimden söz edeceksin.
Kim inanır?..
İyi pazarlar!

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz