Eğlence, Mizah | Türkiye İleri Demokraside Levıl 5’e Geçti – Akli Denge

Bu hafta memleket ileri demokraside levıl 5’e geçti. Normalde levıl geçtikçe işler daha da zor olur ama bizimkilerin işi gittikçe kolaylaşıyor.
Ailemizde sofraya “aile hekimi”miz için fazladan bi kaşık ve bir kuru soğan cücüğünü koymamız yetmedi, başımıza bir de “aile imamı” çıktı. Bi soğan cücüğü de onun için koyacaz şimdi. Fakat beni geceleri rahat uyutmayan bi durum var; imam milletinin boğazı, mideye tüp geçitle bağlıdır. Besinler yemek borusundan saatte 120 km hızla aşağı gider. Hatta bazen yedikleri nesneyi çiğnemeden yuttukları için boğaz nesnenin şeklini alabilir. Evde otururken ailenizin imamı gelirse ve bu manzarayı görürseniz “tövbe estağfurullah tövbe” demiyesiniz diye uyarayım dedim. Birisi bünyeyi iyileştirecek diğeri kafayı güzelleştirecek. Kilosu 3,5 liradan soğan kurban olsun aile dostlarımıza.

Memleket levıl atladıkça ben “SSÇ” oluyorum. Anlamını bilmeyenler için hemen şuracıkta bi açılım yapayım, SSÇ eşittir Suça Sürüklenen Çocuk. Yaptıkları her şeyi ölesiye eleştirmek , eleştirmek ve en sonunda herkesin üstüne konan ergenekonun bana da konmasını istiyorum. “Olmaz” demiyorum şansımı deniyorum.

Fakat suça sürüklenirken acayip bi pozisyona düşebilirim.

Bu hafta üç yoksul kafadar, kafalarına banka soyma fikrini koyup üstüne de parizyen çorabı geçirdikten sonra ellerine bi av tüfeği alıp bi bankayı basmışlar. Onlar da benim gibi suça doğru sürüm sürüm sürüklenmişler yani. Sonra içlerinden birisi “bu bir soygundur eller havaya!” diye bağırmış ama hiç kimse iplememiş. Ne müşteriler ne de çalışanlar. Sonra bakmışlar olacağı yok “şaka yaptık” diyip olay yerinden koşarak uzaklaşmışlar. İşte ben de suçuma doğru gidip fırça bıyıklıların her yaptığını eleştirirken kimse dönüp ergenekon’u üstüme salmazsa ben de “şaka yaptım” demek istemiyorum. Onun için hükümet karşıtı yazdığınız çizdiğiniz bi’şeyler varsa verin bilgisayarıma yükleyeyim. Hem de masaüstünün en görünür yerine. Şöyle masaüstü arkaplanını oluşturan Che posterinin uygun bi yerine koyayım da hemen görsünler. Ciddiye alınmak istiyorum.

Şimdi bu level 5’in konusu olan aile imamı meselesinde benim idrak etmekte ıkındığım ve sesimi en tizinden uzun hava sesine çeviren bi mevzu var. Ben ailemle yaşamıyorsam ve kürek sapı kadar tek ve eşsizsem ne olacak? Diyanet, bana nasıl bi imam gönderecek? Bekârların halinden anlayacak sap bi imam mı gönderecek? Eğer böyle bi’şey olursa imam bana değil ben imama huzur veririm. Evde atari var, bira var, DNS ayarlarını değiştirip her türlü konulu konusuz belgeseli seyredebiliyoruz. Sonra bu imam, namaza (mesaiye) geç giderse suçu bende bulmasınlar.
Diyelim yaşını başını, maaşını almış 657’ye tabi bi imam gönderdiler. Adamcağız benim evi görür görmez ya göğe yükselip kaçmak ister ya da beni beddualarıyla maymuna çevirir. Bence böyle bi karşılaşmaya hiç mi hiç gerek yok. Ne beni, ne imam efendiyi kastırmasınlar. Mesele huzursa ben de huzurluyum böyle, o da.

Hadi diyelim yüceleşmiş ve yüceleşmekte sınır tanımayan hükümetimiz, “aile”ye doktor ve imamla taarruzunda başarılı oldu ve sapkın, kalbi mühürlü, hippi, anarşist kitleyi de kapsama alanına alıp ak radyasyona tabi tuttu. Nasıl bi yaratık oluruz acaba?

Sigarayı bırakmış, evde kalan son alkollerini de burnunu tutarak lavaboya dökmüş, her yellendiğinde elini ayağını yıkamış ve abdest almış, TTNET’ten ayarlar bölümüne girip “ebeveyn denetimi”ni aktive etmiş pembe yanaklı, her tarafından sağlık ve nur fışkıran, dişleri misvak, üzeri misk-i amber kokan bi yaratığa dönüşürdük herhalde. Sonra adımız çıkardı: “baksana lan aile çocuğuna!”

Don lastiği gibi kâh geriliyor kâh salınıyorum bunları düşününce. Germiyenoğulları dönemini özlüyorum. Gerilmek istemiyorum. Levıllar ilerledikçe 3,5 atıyorum.
Bence biz kalbi mühürlüler olarak “ailenizin pisliği” uygulamasını başlatmalıyız. İmamlar ve doktorlar dört koldan temizlik yapmaya çalışırken bizim “pislik” kurumu da ailenin yapamadığı, içinde kalan, öbür tarafa sakladığı işleri, onlar adına bu tarafta yapar. Böylece bizim çok sevgili az sevgilili ailelerimiz öbür tarafa gözü açık bilet kesmezler. Hem böylece doktorlar ve imamlar da bizle uğraşmaktan kurtulurlar.
Ancak bu şekilde “don lastiği sendromu”ndan kurtulup doktorsuz ve imamsız bi şekilde sofralarımıza otorup iki gıdım kuru fasülye yemeğimizin eşliğinde doya doya soğan cücüklerini midelerimize indirebiliriz.

1 Yorum

  1. Tanrı imamı senin gazabından korusun… öyle olur olmadık adreslere imam yollama furyası geliştikçe beraberinde literatür bambaşka kavramlarla da donanmaya başlar. Aile imamı kuşkusuz muktedirlerin ahalisine ilişkin “her dam (kastedilen çatı) beş kişiden oluşan, üstelik hiyerarşik bağları olan baba-ana-3 adet! Oyuncak da olsa bebe” tespiti tutmama olasılıklarında imam tabiki toslayacak. Nereye, nasıl mı birçok senaryo geliştirilebilir.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz