II. Dünya Savaşı’nda Naziler’in Fransız direnişçileri kurşuna dizdiği anın fotoğrafı

Paris’in eteklerinde Nazi askerlerinin Fransız direnişçileri kurşuna dizdikleri bir anın fotoğrafları ilk kez ortaya çıktı. Fotoğraflar, 21 Şubat 1941’de, işbirlikçi hükümetin de katkısıyla Naziler’in Fransa’yı işgalinden birkaç ay sonra, Mont-Valerien kalesinde, çalıların arkasında gizlenen bir Alman askeri tarafından çekildi Fotoğrafın Adıyaman’a kadar uzanan bir hikayesi var.

O dönemde “düşmanın karşı-propaganda için kullanabileceği” gerekçesiyle fotoğraf çekmek yasaktı.

Mont-Valerien, binden fazla Fransız direnişçinin kurşuna dizilmesiyle bilinen bir yer. Bugün de Mont-Valerien’de Fransız direnişçilerinin anısına dikilmiş bir anıt yer almakta.

Yeni ortaya çıkan ve Mont-Valerian kalesinde sergiye konulan fotoğraflar çekildiği sırada Fransız direnişçiler hem Nazi işgalcilerine, hem de işbirlikçi Vichy hükümetine karşı savaşıyorlardı. Dört yıllık işgalin ve direnişin ardından, 1944 Ağustos’unda, ülkelerini kurtardılar.

Naziler, yakaladıkları direnişçileri kamyonlarla Paris’in batısındaki bu kaleye getiriyorlar ve idam etmeden önce bir mabette tutuyorlardı. Mabedin duvarlarında bazı direnişçilerin kazımış oldukları mesajlar, yakın zamanda restore edildi.

Naziler erkek direnişçileri açıklıktaki tahta direklere bağlıyor ve kurşuna diziyorlardı. Kadınlar ise genellikle Almanya’ya gönderiliyor ve kafaları kesiliyordu.

Bu fotoğrafı, açıklığa getirilen esirlere motorsikletle eşlik eden Alman askerlerinden Clemens Ruter çekti. Ruter, kimseye bundan söz etmemişti. Fotoğraf, 40 yıl boyunca Ruter’in Minox marka kamerasında saklı kaldı.

Katolik inancına sahip Ruter, ölümünden kısa süre önce hacca gittiği sırada bir başka hacıya fotoğraflardan bahsetti. Bu kişi, fotoğrafların negatiflerini çıkardı. Ancak fotoğraf bir süre daha kamuoyunun bilgisine açılmadı.

Ta ki, Fransa’nın ünlü Nazi-avcısı Serge Klarsfield fotoğrafların varlığından haberdar oluncaya kadar. Klarsfield, fotoğrafta idam edilenlerin, Paris’te Ermeni şair Missak Manuçyan’ın liderlik ettiği bir direniş hücresinden partizanlar olduğunu duyurdu.

Missak Manuçyan, 1906 Adıyaman doğumluydu. Birinci Dünya Savaşı’nda babasını yitirince önce Suriye’ye, ardından Fransa’ya gitti. Burada fabrikalarda işçi olarak çalışırken Komünist Parti’ye katıldı.

Manuçyan, savaş başlayınca önce Göçmen İşçiler isimli silahlı örgütün Ermeni kolunun başına geçti, ardından FTP-MOI direniş örgütünün liderlerinden oldu. 28 Eylül 1943’te SS Generali Julius Ritter’i, Manuçyan’ın grubu öldürdü. Suikast büyük ses getirdi.

Bu fotoğraftaki infazların yapıldığı sırada Manuçyan henüz yakalanmamıştı. Ancak Manuçyan da 22 yoldaşıyla beraber 1944’te Naziler’in eline düştü. Gruptaki 21 erkek günler süren işkencenin ardından kurşuna dizilirken, tek kadın olan Olga Bancic Stuttgart’a gönderilerek giyotinle öldürüldü.

Nazilere karşı şavaşan devrimci direniş grubunun komutanı Misak Manuşyan

Paris’te 21 Şubat 1944’te 23 kişi Nazi işgaline karşı eylemlerde bulunduğu için kurşuna dizildi. “Caniler Ordusu” diye teşhir ettikleri kırmızı bir afişte “Bunlar mı Fransız?” diye soruluyor, onların Romen, Macar, Yahudi, Ermeni, İtalyan, İspanyol olmasına vurgu yapılıyordu. Kızıl Afiş olarak ünlenen bu p osterden Naziler 15 bin adet bastırıp dağıtmıştı. Naziler’in Manuçyan’ı suçlamak üzere Paris sokaklarına astıkları afişte şöyle yazıyordu: “Manuçyan, Ermeni, çete lideri, 56 saldırı, 150 ölü, 600 yaralı.” Listedekilerin yalnız üçü Fransız, diğerleri göçmendi. Direniş grubunun komutanı Misak Manuşyan, 1906’da Adıyaman’da doğmuş, tehcir sırasında çocukken Suriye’ye sürülmüş, sonra Fransa’ya göç etmiş bir şairdi. İşçi olarak çalışırken gece üniversitelerine devam etmişti. 1934’te Fransız Komünist Partisi üyesi oldu. Bu tarihte karısı Melinee ile tanıştı. Bundan sonrası, hem bir aşk hem de bir direniş hikayesiydi. Şair Louis Aragon, bu derinişi şiirleştirdi. Şiiri Leo Ferre seslendirince, Manuşyan belleklerde özel bir yer edindi. 2009’da Fransa’da Manuşyan’la ilgili iki kitap, bir resimli roman yayımlandı ve Robert Guedigulan’ın yönettiği bir film (L’armee du Crime) yapıldı. Hikayenin çıplak malzemesi Bir Özgürlük Tutsağı: Manuşyan adlı bu kitapta yer alıyor. Aras Yayınları’nın eklediği fotoğraflar, ek bilgiler, notlar, kitabı daha da zenginleştirmiş…

<<Hrant’ın Fransız Direnişçi Ağabeyi: Misak Manouchian ve kurşuna dizilmeden önce eşine yazdığı son mektup]

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz