Grup Günyüzü çeşitli dil ve kültürlerden seçilen etnik ezgilerle cafrande.org’ta


2002 yılında Grup Günyüzü, farklı kültürlerin ve halkların yaşam kargaşası içinde unutulmuş, türkü, şarkı ve ağıtları yeniden Gün yüzüne çıkararak dinleyiciyle buluşturmayı amaçlayarak yola koyuldu. Çalışmalarında yüzelsel bir yaklaşımdan uzak durarak elle alınan eseri var eden toplumsal koşulların politik ve sosyolojik durumu ile birlikte kavramak ve anlamak gerektiği düşüncesi ile daha derine yönelmeyi hedefledi.
Coğrafi yapı itibariyle sürekli etkileşim içinde olan Anadolu Mezopotamya, Ortadoğu, Balkan ve Kafkas kültürünün sanatsal birikimini bir araya getirmeyi ve kaynaştırmayı hedefleyen, bu topraklarda üzerinde yaşam bulmuş müzikal birikimi sahneye taşıyarak, kendini ifade edebileceğini düşündüğü alanlarda eylemlerde, üniversite, festival ve dayanışma konserlerinde yer aldı.


Sonraki şarkıya geçmek için >| şarkı seçmek için [>] işaretine basınız.

Ali Taşyürek, A. Murat Okur, Cem Çeribaşı, Deniz Polat, Gökhan Bulut, Onur Şentürk ve Serkan Gülsoy’dan oluşuyor. Arda Müzik etiketiyle müzik severlere sunulan albümün yönetmenliğini Ali Taşyürek, düzenlemeleri ise Günyüzü üyelerine ait. Ayrıca albümünde  Mustafa Özarslan, Ahmet Özgül, Mehmet Özer’in desteği var

Grup Günyüzü – Günyüzü Albüm İçeriği: Günyüzü -1.Maden Dağı Günyüzü -2.Gelini Günyüzü -3.Hınne Günyüzü -4.Rumelaj Günyüzü -5.Nasip Olur Amasyaya Varırsan Günyüzü -6.Lo Şivano Günyüzü -7.Yeşili Kamiyoni Günyüzü -8.Perşembenin Düzleri Günyüzü -9.Nalmes Kafe Günyüzü -10.Mame Kiya Günyüzü -11.Bağa Girdim Üzüme Günyüzü -12.Meryem Günyüzü -13.Ushti Ushti Günyüzü -14.Huy Aman Günyüzü -15.Gelino

Grup ve albüm tanıtımından:

“Ateş nehirlerinden geçtik, buzul vadilerden. Karanlık gecelerden geçtik, zifir günlerden yankısız vadilerden, yarlardan geçtik, serden geçtik de, düşlerimizden geçmedik. Sordu bilici ne ararsın katran gecelerde? Yanıtladı serüvenci “IŞIK” arıyorum dedi ışık. Bilici, yeraltından beslense de yeryüzündedir ışık, suyun kaynağına git su da ara ışığını dedi. Aynı yolları yeniden yürüdüler ve su da gördüler suretlerini anladılar ki ışık kendileriydi.” Söz ve ezgi Anadolu’nun kadim halklarının bize emanet ettiği ışıktan başka bir şey değildir. Hattilerin, Palaların, Hititlerin, Friglerin, Kelt halkının, Amazonların, Türklerin, Ermenilerin, Kürtlerin, Lazların emanetiydi şarkılar ve sürdürülmeliydi. Notaların en uyumlusu, sözcüklerin en dövüşkeni ve seslerin en çağıldayanı ile. Sevinçte, aşkta, kederde, umutta yürümeli damar damar yeraltı nehri gibi ve karışmalı yeryüzünün tüm sularına, tüm gülen yüzlerine. Şarkılar, türküler ve ezgilerdeki sahicilik, içtenlik adını vermeliydi bize “GÜNYÜZÜ” olmalıydı adımız. Çünkü tüm halklarla aramızdaki tek şey ışık olmalıydı. Gölgede bırakılmış aşklar, özlemler gün ışığına çıkarılmalı ve günün aydınlık yüzünde yeniden dillendirilmeliydi. İmkansız aşkların, dağlara taşlara dil veren sevdaların ya da İnanna’nın tutkulu sevdası ya da Ninatta’nın bitimsiz bekleyişi, evimize, kalbimize, düşümüze yeniden konuk edilmelidir. Yeşile ve maviye kesmiş Karadeniz dağlarının asi kadını Aşela dün Kazım’a seslenmişti bugün biz söylüyoruz şarkısını. Marsyas’ın flütü bizim soluğumuzdadır ve bu gün klarnet, kaval, duduk, tulum, saksafon ya da obua’dır, “tanrılara” rağmen çalmayı sürdüreceğiz.

Şarkılarımız, türkülerimiz, ezgilerimiz Anadolu halklarının, kadın ve erkek emekçilerinin, sevdalarının, yaşamlarının öyküsü, bizim öykümüzdür.

Her şeyden önce bizi bir araya getiren ve harekete geçiren belli bir idealden çok herkesin aynılaştığı, kişilerin birbirine hatta kendine yabancılaştığı günümüzde farklılıkların sesi olmak, paylaşmayı hatırlatmak, yüreklere seslenme gerekliliğini hissetmemizdendir. Bunun için yaşamın her alanında sesimizi yankılatabilmeliyiz. Kimi zaman üniversitelerde kimi zaman gecekondu halkıyla birlikte yan yana kimi zamansa işçilerin memurların sendikalaşma mücadelelerinde sesimizi yükselttik hep birlikte. İnsanın olduğu her yerde sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.

Herkesin yapabileceği bir şey olduğuna inanıyoruz hayatı güzelleştirebilmek adına. Yeni işler yapmak, üretmek ve çoğalmak istiyoruz. Kendi bireysel hayatlarımızın ve toplumsal sorumluluklarımızın bizden beklentisi ezgili bir ses, bir soluk, bir ışık olmaktır. Hiçbir şey büyük ya da küçük değil hiçbir şey az ya da çok. Bizler günebakanlar gibi güneşe çevirdik yüzümüzü ve ezgilerimizi müziğin o sonsuz ışığını sizlere yansıtmaktır hedefimiz …Cemal Süreya’nın da bir şiirinde dediği gibi

Biz yeni bir hayatın acemileriyiz/Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor/Şiirimiz aşkımız yeniden/Son kötü günleri yaşıyoruz belki/İlk güzel günleri de yaşarız belki

2 Yorumlar

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz