Grup Kutup Yıldızı ve bazı şarkıları


1991 yılının sonlarında üniversite öğrencileri ve değişik iş alanlarında çalışan gençlerin bir araya gelmesi ile kurulur. İsmini Kutup Yıldızından alan grup bu ismi tercih etmelerinin nedenini: “Kutup Yıldızı tüm yıldızlar içerisinde yönünü yitirmeyen ve yön gösteren sabit bir yıldız. Bin yıllardır böyle olmuş ve bugün hala yön göstermeye devam ediyor. Bunun yanında Adnan Yücel’in ’84 ölüm oruçlarının ardından yazdığı bir şiirinde direnişçilerden biri olan M. Fatih Ökütülmüş’ü anlatan bir bölümden etkilenmeleri” olarak açıklıyorlar.

1993 yılına “Onurumuz” adlı ilk, 1995’te “Biz kazanacağız” adlı ikinci albümünü çıkan Grup, baskı ve tutuklanmalar sonucunda üyelerinden bazıları gruptan ayrılır. Fakat Kutup Yıldızı yeni katılanlarla yoluna ve mücadelesine devam eder. 1998 yılında da ise “Durmak Yok” adlı üçüncü albümünü çıkarır. Grubu yayınlanmış topam 4 albümü var.

Grup’la yapılmış ropörtaj’dan bir bölüm
Müziğinizi yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? Neleri baz alıyorsunuz?
Toplumsal yaşamın bütünlüğünü baz alıyoruz aslında. Özellikle işçi sınıfının direnişleri ve sınıf mücadelesinin gündeminde olan ya da birer parçası olan tüm bileşenleri etkiliyor bizim müziğimizi. Bizim müziğimizde öne çıkan önemli bir öğe de gelecek iddiasıdır. Geleceği yakalamadan sanatta bir yere varılabileceğini düşünmüyoruz. Tarihe baktığımızda, kalıcı olanı yakalayabilen sanat ürünleri, geleceği görebilen, geleceğin yöneldiği yönü iyi çözümleyebilen sanat ürünleridir. Diğerleri kalıcı olmayı başaramamıştır. Bugün de işçi sınıfının, emekçilerin sınıfsız sömürüsüz bir dünya düzeni özlemi bize geleceğin yönünü gösteriyor. Her şeyden önce müzik bizim için araştırma anlamına geliyor. Yaşadığımız coğrafyada var olan kültür birikimini ve dünyadaki işçi emekçilerin direnişleri ve birikimleri bizim için çok önemlidir. Kavramaya, özümsemeye çalışıyoruz. Bunu müziğimizde işlemeye çalışıyoruz. Pek çok güzelliğin yanında eksiklikleri de görüyoruz.
Mesela halk müziği bizim çok yakından incelediğimiz bir tarz. Yalnız üretim süreçlerine baktığımızda çoğunun feodal dönemin üretimleri olduğunu görüyoruz. Bundan dolayı da doğrudan uyarlayabileceğimiz üretimler değiller. Bazen yoğun bir mistizmle karşılaşıyoruz. İçinde idealizmin geriliklerini barındırıyor. Bu tür üretimleri sorguluyoruz. Biz bunlardan dolayı onları birebir kullanabileceğimizi düşünmüyoruz. Ama belirttiğimiz gibi gerçekten devasa bir kültür birikimi de var içinde. Hiçbir eğitim almamış halk ozanlarının şaşılacak kadar güzel ve eksiksiz üretimleri de var. Bu yüzden birebir kullanmak yerine onların zenginliklerini kendi müziğimize katarak üretmeye çalışıyoruz. Halk müziğini özümsemeden var olmanın mümkün olmadığını düşünüyoruz. Var olanı tüketmek bu çok yaygın. Bizim için önemli olan ona birşeyler katabilmek. Bütün bunlarla beraber bağlama müziğimizde önemli biryer tutuyor. Bağlama gerçekten önemli bir enstrüman bizim için bağlamanın da diğer enstrümanlar kadar yeri var müziğimizde. Müziğimizi onunla bütünleştirdiğimizi düşünüyoruz: Fakat müziğimiz sadece bağlama üzerine kurulu bir müzik değil.

2 Yorumlar

  1. emekci sinifinin sermayeyle savasi hicbir zaman bitmez, emekcilerin,ezilenlerin, yoksularin, kimliksizlestirilenlerin , kadinlarin, escinsellerin birlikte mücadelesi, hakim sinifin tahtini sarsacaktir, dünya ölceginde gelisen “asagidan küresellesme“` umutlari yesertiyor.. bu baglamda bu mücadelede sesi olan , rengi olan herkese selamlar. kutup yildizinin sesi hep haykirmali… basarilar

  2. bu sosyalizm yolunda gercekten sınıfsızlığı müziğinde varedebilmiş gruba sitenizde yer verdiğiniziçin çok teşekkür ederimm…

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz